Since the early years of Islam, taxation has been considered a delicate issue. Zakah is ordered in the Qur'an as a religious duty for Muslims and its positive impact on the economy and society was also emphasized by Prophet Muhammad with his words and practices. During the reign of Caliph Abū Bakr, the Islamic army had a war with people who refused to pay zakah although they accepted to pray (salah). The determined attitude on this matter established a basis for the instutionalization of zakah in the following years. A similar policy on taxation was followed during the reign of Caliph Omar. However, in addition to the zakah, which is gathered from Muslims and the jizya from non-Muslims, Muslims established an economic order with the tribute tax (kharaj) after the conquests of Sawad region. In order to ensure the distribution of what is collected from the public to the public, the diwan system was established, and the economic relationship between the individual and the state was highly considered. The narrations confirm that the Caliph and the companions cared about establishing a just balance based on taxes between the individual and the state. And for this reason, they had even counted the lands captured by war as fay. However, in the following years, some problems arose related to mawālī, conversion and taxes, and this situation led people to dissatisfaction, especially the non-Arab people. The unfair practices which led people to join the ʿAbbāsid revolution and the reforms to correct the injustice by the Umayyads in the last period shows that the tax practice differed considerably from the early periods of Islam. By investigating tax from the last years of Umayyads to the ʿAbbāsids, this study aims to contribute to the theories on the economic reasons for the revolution besides the religious and social ones.
İslamiyet’in ilk yıllarından itibaren vergi meselesi hassas bir konu olmuştur. Kur’an’da Müslümanlara dini bir vecibe olarak sunulan zekâtın, ekonomik ve toplumsal faydaları Hz. Muhammed’in söz ve uygulamalarında da vurgulanmıştır. Hz. Ebubekir döneminde namaz kılarız ama zekât vermeyiz diyen bir topluluğa savaş açılması ilk Müslümanların meseleyi sosyal ve iktisadi bir zeminde kavrayışlarını göstermektedir. Bu konuda gösterilen kararlılık, sonraki yıllarda zekat uygulamasının kurumsallaşmasın esasını teşkil etmiştir. Hz. Ömer döneminde de benzer bir politikaya devam edilmiş, bununla birlikte Müslümanlardan alınan zekât ve gayr-i Müslimlerden alınan cizye yanında, Sevâd bölgesinin fethinin ardından haraç vergisi üzerinden iktisadî bir düzen oluşturulmaya çalışılmıştır. Halktan alınanın yine halka dağıtımının sağlanması için divan adı verilen bir sistem kurulmuş, fert ve devlet arasındaki hassas iktisadî denge gözetilmiştir. Kaynaklardaki rivayetler Halifenin ve sahabenin fert ile devlet arasında vergiye dayalı bir ilişki ve halk arasında bir muvazene kurmayı önemsediklerini, hatta bu sebeple savaşla ele geçirilen toprakları da hazine arazisi hükmünde feyden saymaya yönelik bir uygulamaya gittiklerini göstermektedir. Fakat daha sonraki yıllarda mevâlî, ihtidâ ve vergi çerçevesinde özellikle gayr-ı Arap halkı hoşnutsuzluğa sevk eden mağduriyetler ortaya çıkmıştır. Nitekim Abbâsî ihtilâline giden süreçte Emevî idaresine karşı ayaklanmalara yol açan haksız uygulamalar ve özellikle Emevîlerin son döneminde haksızlığı düzeltmeye yönelik reformlar, vergi uygulamasının İslam’ın ilk dönemlerinden oldukça farklılaştığını göstermektedir. Bu çalışmanın amacı Emevîlerden Abbâsilere uzanan süreçte vergi meselesini inceleyerek ihtilâlin dinî ve sosyal nedenleri yanında iktisadî nedenlerinin de gündeme alınmasına katkı sağlamaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Tarihi ve Medeniyeti |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |