The Bosphorus is an important area of study in Istanbul's urbanization history that exemplifies the changing socio-spatial experiences of the city, yet has not received sufficient attention. The Bosphorus as a favorite resort area for the palace and the wealthy in the 19th century gradually lost its former importance due to various changes that Istanbul experienced in the 20th century. This paper aims to analyze the architectural, demographic, and cultural status of the rising "Bosphorus Civilization" of the 19th century, which turned into a decadent state in the 1930s, through various sources from the period. Suat Derviş's "Collapsing Bosphorus" interviews published in Son Posta newspaper in 1936 and the Boğaziçi Mecmuası published by Şirket-i Hayriye between 1936 and 1938, Refik Halid Karay and Nazım Hikmet’s columns published in various newspapers in the 1930s and 1940s are significant in terms of presenting the devastation of the region through the testimonies of people of this period. The research shows that the Bosphorus experienced a process of urban and demographic decline in the 1930s and various publications emerged to draw attention to the Bosphorus when the regime started to be interested in the reconstruction of Istanbul at that time. However, these efforts did not have expected effect, and the Bosphorus will follow a different course of urbanization in the long term.
Bosphorus Early Republican Period Bosphorus Civilization Istanbul urbanization.
Boğaziçi, İstanbul’un kentleşme tarihi içinde şehrin değişen sosyo-mekânsal deneyimlerine örnek teşkil eden, buna mukabil yeterli ilgiyi görmemiş önemli bir çalışma alanıdır. 19. yüzyılda saray çevresi ve varlıklı kesim tarafından gözde bir sayfiye alanı hâline gelen Boğaziçi, İstanbul’un 20. yüzyılda yaşadığı ekonomik, siyasî, askerî, toplumsal ve kültürel değişmelere bağlı olarak eski önemini giderek kaybetmiştir. Bu makale, 19. yüzyılın yükselen “Boğaziçi Medeniyeti”nin 1930’larda çöküntü hâline gelen mimarî, demografik ve kültürel durumunu, döneme ait çeşitli kaynaklar üzerinden analiz etmeyi amaçlamaktadır. Suat Derviş’in 1936’da Son Posta gazetesinde yayımlanan “Çöken Boğaziçi” röportajları, Şirket-i Hayriye’nin 1936-1938 arasında çıkardığı Boğaziçi Mecmuası, Refik Halid Karay ve Nazım Hikmet’in 1930’lu ve 1940’lı yıllarda çeşitli gazetelerde yayımlanmış köşe yazıları bölgenin yaşadığı harabiyeti, o dönemi yaşayanların tanıklıkları yoluyla vermesi bakımından oldukça kıymetlidir. Kendine has bir kimlik ve kültür oluşturmuş Boğaziçi Medeniyeti’nin Birinci Cihan Harbi’nden sonra yaşadığı kırılma evresini, sonrasındaki sınıfsal dönüşüm ve mekânsal çöküş süreçlerini ele alan bu çalışmada, Erken Cumhuriyet döneminde yeni rejimin İstanbul’a yönelik kent politikalarının ekonomi-politik açıdan değerlendirmesi de yapılmaktadır. Araştırmada Boğaziçi’nin 1930’larda kentsel ve demografik bir çöküş süreci yaşadığı, 1930’ların ikinci yarısından itibaren rejimin İstanbul’un imarı ile ilgilenmeye başlamasıyla birlikte Boğaziçi’ne dikkat çekme amacıyla çeşitli yayınların ortaya çıktığı ancak bu çabaların beklenen etkiyi yaratmadığı, uzun vadede Boğaziçi’nin farklı bir kentleşme seyri izlediği sonuçlarına ulaşılmıştır.
Boğaziçi Erken Cumhuriyet Dönemi Boğaziçi Medeniyeti İstanbul Kentleşme.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Cumhuriyeti Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 17 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |