Bu çalışma, büyük veri temelli sosyal ağların özellikle de Twitter’ın toplumsal hareketlerde ve hak arama mücadelelerinde sunmuş olduğu fırsatlara odaklanmıştır. Twitter gibi sosyal medya ortamlarının ne ölçüde bir kamusal alan özelliği taşıdığını tartışan çalışma, sivil/kamu adaletinin bu mecralarca sağlanabilme potansiyeline ışık tutmaya çalışmıştır. 29 Mayıs 2018 tarihinde gerçekleşen Şule Çet cinayetinin mahkeme sürecinin takibi için Twitter’da @ suleicinadalet kullanıcı adıyla açılan Şule Çet Dayanışma Platformu’nun tweetleri analize tabi tutulmuştur. Hesabın 1 Şubat 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasındaki tweet, retweet ve fav hareketliliği incelenerek görselleştirilmiştir. İkinci aşamada ise yine bu hesabın 01 Eylül - 31 Aralık 2019 tarihleri arasındaki 783 tweeti, çeşitli kategoriler altında nicel içerik analizine tabi tutulmuştur. Çalışma, Twitter gibi sosyal ağların, kamusal alan olma ve kamusal topluluğu iletişime/etkileşime geçirebilme ve örgütleyebilme yolunda önemli olanaklar yarattığını; sosyal ağlar üzerinden örgütlenen kamusal toplulukların sivil/kamu vicdanı/adaleti aracılığıyla resmi/yasal adaletin sağlanmasına katkı yapma potansiyeli taşıyabildiğini göstermiştir. Sosyal ağların, dezavantajlı konumda olan kesimlerin sesi olabildiğini ve uğradıkları adaletsizlik karşısında hak mücadelesine girebildiklerini ve başarılı olabildiklerini ortaya koymuştur. Çalışmada sosyal ağlara, sorunlu yanları irdelenmekle birlikte, genel anlamda bir olanak olarak yaklaşılmıştır.
Yazarlar bu çalışma için finansal destek almadığını beyan etmiştir.
This study focuses on the opportunities provided by social networks based on Big Data, specifically Twitter, for social movements and rights struggles. Discussing to what extent social media environments like Twitter act as a public sphere, this study tried to shed light on the potential of these channels to provide civil/public justice. Tweets from the Şule Çet İçin Adalet Platform created by the username @suleicinadalet in order to follow the trial of the Şule Çet murder on May 29, 2018 were subjected to analysis. The tweet, retweet and favourite counts of the account between February 1st, 2019 and December 31st, 2019 were examined and visualised. In the second stage of the study, 783 tweets from this account between September 1st and December 31st, 2019 were subjected to quantitative content analysis under various categories. Social networks like Twitter create crucial opportunities as a public sphere, and public communities within this public sphere can communicate/interact and organise via social networks. In the study, it is seen that public communities organised on social networks can lead to secure legal justice through civil/public conscience/ justice. At the same time, the study revealed that social networks can be the voice of disadvantaged people/ groups, and that they can fight for rights and succeed in the face of injustice. In this study, social networks were approached as an opportunity in general terms, although their problematic aspects were scrutinised.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 30, 2020 |
Submission Date | January 20, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 58 |