Dünyanın en önemli ticaret ve hizmet merkezlerinden biri ve ülkemizin ihracat lokomotifi olan
İstanbul coğrafi konumu sebebiyle ciddi bir deprem riski ile karşı karşıyadır. Yaşanan büyük
afetler sonrasında, yasal ve yönetsel anlamda birçok düzenleme ve değişiklik yapılmış olsa da
beklenen İstanbul depreminin olası zararlarını önleme/azaltma noktasında tek başına yeterli
olmamıştır. Afetlere hazırlık sürecinde etkili bir uygulama aracı olarak kullanılması amaçlanan
kentsel dönüşüm faaliyetlerinden yıpranmış ve çöküntü haline gelmiş kent bölgelerinin ihyası
beklenmektedir. Fakat afet riskini göz ardı eden yaklaşımlar, hak sahiplerinin beklentileri, hak
sahibi-yüklenici arasındaki uzlaşmazlıklar, uzayan hukuksal süreçler gibi sebepler kentsel
dönüşüm sürecinin hızlı ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesini engel olmaktadır.
Ülkemizde yaşanan büyük afetler, yasal mevzuatın bu yönüyle yeniden ele alınmasında etkili
olmuş, karşılaşılan eksiklikler ve ihtiyaçlara yönelik olarak konu birçok yeni Kanun ve
Yönetmelikle düzenlenmiştir. Bu durum kentsel dönüşüm olgusunun birçok kanunda yer
almasına sebep olmuş, ilk kez 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı Kanun ile afete
müdahale aracı olarak kentsel dönüşüm olgusu başlı başına ele alınmıştır.
6306 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle İstanbul'da hem alan hem parsel bazında
kentsel dönüşüm uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada depreme karşı güvenli,
sağlam ve yaşanabilir çevrelerin oluşturulması için gerçekleştirilen kentsel dönüşüm
örneklerinden bir kısmı açıklanarak süreçte yaşanan zorluklara değinilmiştir.
Istanbul, one of the most important trade and service centers of the world and the export
locomotive of our country, faces a serious earthquake risk due to its geographical location.
Although many regulations and changes have been made legally and administratively after the
major disasters, they alone have not been sufficient to prevent/reduce the possible damages of
the expected Istanbul earthquake. It is expected that urban areas that have become worn out and
collapsed will be improved with urban transformation activities, which are intended to be used
as an effective implementation tool in the disaster preparedness process. However, the
approaches that ignore the disaster risk, the expectations of the beneficiaries, the conflicts
between the beneficiary and the contractor, and the prolonged legal processes prevent the rapid
and healthy implementation of the urban transformation process.
The massive disasters experienced in our country have been effective in reconsidering the legal
legislation in this aspect, and the issue has been regulated by many new Laws and Codes in
order to address the shortcomings and needs encountered. This situation has caused the
phenomenon of urban transformation to be included in many laws, and for the first time with
the Law No. 6306, which entered into force in 2012, the phenomenon of urban transformation
has been taken into account on its own as a disaster response tool.
As of the date of entry into force of the Law No. 6306, urban transformation practices are being
implemented in Istanbul on both an area and parcel basis. In this study, some of the examples
of urban transformation carried out to create safe, stable and livable environments against
earthquakes were explained and the difficulties experienced in the process were mentioned.
Earthquake Urban Transformation Process Law No. 6306 Risk of Disaster Urban Planning Istanbul
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | City and Regional Planning, Urban and Regional Planning (Other) |
Journal Section | inceleme |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 2 Issue: 4 |