With the Armistice of Mudros that was signed on 30 October 1918, Greeks found
an opportunity for which they had been waiting for long years. Since the Ottoman Empire’s
armies would be discharged according to the Armistice, a vulnerability of security would
occur in Anatolia. Thus, Greeks would be able to accomplish their purposes in and around
Izmir. Pursuant to article 7 of the Armistice, the Allied Powers were entitled to intervene in
regions where such a vulnerability occurred.
For a long time, Greeks living in Izmir had been prepared via churches, schools
and journalism to be used in fifth column activities. In order to exploit the situation, they
began activities for creating a vulnerability of security by disturbing the public order of Izmir.
Greek organisations and the metropolitan bishop’s church were the biggest supporters of this
process. Greek gangs tried to drive Turkish community away from the region by village raids,
kidnappings, forestalling, etc. especially on the coastline. They also made demonstrations and
rampages in downtown at every opportunity.
The Greek government sent Greek gangs, arms and ammunition to the region under
the name of the Red Cross. Although the Turkish administration in Izmir understood what
was going on from the first days, administrators were replaced continuously by interventions
made from Istanbul. Therefore, it was not possible to make an effective struggle against Greek
organisations.
Drawing on archival documents, the current study addresses the activities carried
out by Greeks in and around Izmir for ensuring an intervention by the Allied Powers in the
process that followed the Armistice of Mudros.
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Yunanlıların uzun yıllardır
bekledikleri fırsat karşılarına çıktı. Mütarekeye göre, Osmanlı Devleti’nin orduları terhis
edileceği için Anadolu’da güvenlik zafiyeti ortaya çıkacaktı. Böylece Rumlar, İzmir ve
çevresindeki emellerini kolayca gerçekleştirebileceklerdi. Mütarekenin 7. maddesine göre
güvenlik zafiyeti yaşanan bölgelere İtilaf Devletleri müdahale edebilirlerdi.
İzmir’de yaşayan Rumlar, beşinci kol faaliyetlerinde kullanılmak için uzun süredir
kilise, okul ve basın aracılığıyla hazır hale getirilmişti. Durumdan faydalanmak isteyen
Rumlar, İzmir’in asayişini bozarak güvenlik zafiyeti çıkartmak için faaliyete başladılar. Rum
teşkilatları ve metropolithane bu sürecin en büyük destekçileriydi. Rum çeteleri özellikle
kıyı şeridinde köy basma, adam kaçırma, yol kesme gibi faaliyetlerle Türk ahaliyi bölgeden
uzaklaştırmaya çalıştılar. Şehir merkezinde ise her fırsatta gösteri ve taşkınlık yapmaktan geri
durmadılar.
Yunanistan hükümeti ise Salib-i Ahmer/Kızılhaç adı altında bölgeye, silah ve
cephane sevk etti. İzmir’deki Türk idaresi ilk günlerden itibaren olayın mahiyetini anlamasına
rağmen İstanbul’dan yapılan müdahalelerle sürekli olarak idareciler değiştirildi. Bu durum
karşısında Rum teşkilatları ile etkili bir mücadele yapılamadı.
Bu çalışmada; Mondros Mütarekesi’ni takip eden süreçte İzmir ve çevresinde
Rumlar tarafından İtilaf Devletleri’nin müdahalesini sağlamak için yapılan faaliyetler arşiv
belgeleri ışığında ele alındı.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 26, 2019 |
Submission Date | February 11, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 19 - The Occupation of Izmir |