The History of Islam, which makes use of the Qur’ān, ḥadīth and many auxiliary sources, did not ignore the different elements that would shed light on the events of the periods it studied. At this point, the poem draws attention as an important source containing much data on the history of the prophets, sīrat, genealogy, and socio-cultural life. Umayya b. Abū l-Ṣalt (d. 8/630) is an important poet who has witnessed both the Jāhilī Period and the Islamic period, and has poems containing the above-mentioned themes. There are different opinions about his belief status. In this context, there are discourses that consider him as Christian, Jewish, Hanīf, and monotheist. However, although it is a fact that Umayya was a ḥanīf in Jāhilī Period, his oppositional attitude with the advent of Islam is another fact. In the historical sources, there are many poems which are attributed to Umayya and contain different subjects. When these poems are examined, especially the poems that deal with the belief of oneness and the hereafter; it is seen that the creation of the world, the lives of past tribes and prophets, sīrat, some cultural elements, elegy, praise, and lineage were also handled by him. However, when the content and style of Umayya's poems, especially about the lives of the prophets, are examined, there are doubts as to whether these poems belong to him. For example, his poem about the story of Adam is as follows:
“And they all prostrated to Adam by His permission / Only the damned, the sinner, and the expelled refused it /The Lord of the servants said to Iblis: / Get out of there fired, cursed and vilified.”
When compared with the verses of the Qur'ān, it is seen that the information presented by Umayya about the story of Adam does not contradict with the information in the Qur'ān. “It is We Who created you and gave you shape; then We bade the angels prostrate to Adam, and they prostrate; not so Iblis; He refused to be of those who prostrate.” “(Allāh) said: "Get thee down from this: it is not for thee to be arrogant here: get out, for thou art of the meanest (of creatures).” In Umayya's poems, the story of Noah is discussed in with more details:
“In the evening the flood was sent and the water overflowed. / There was no container to hold it. / He swims like an arrow seeking revenge. / And crossing the sea. / Everything began to speak with a miracle. / And the crow responded to the rooster's trust with treason. / After seven days the dove was sent / That; was unafraid of dangers and showed courage. / It was said, let's search the earth / Can you find a dry place with a water source in its furthest part? / Flew away fast. / Then he brought a cluster of black sticky mud on it.”
In the poems of Umayya, in which he talks about the stories of the Prophet, many words and stories that the Arabs do not know are used. The story of the crow, rooster, and pigeon in this poem is one such example. It is said that Umayya was influenced by the old books and the words of the People of the Book in the story about the crow, the rooster, and the pigeon. Because, although there are differences in the details, it is seen that this issue is mentioned in the Torāh. Cevād Ali, who touches on this issue, states that “if it is true that these poems belong to him” and says that the available data is evidence that Umayya met with the People of the Book and knew the content of their books. While evaluating this issue, Behcet Abdulagafur referred to the 49th verse of the Surah Hūd and he emphasized two possibilities, pointing out that the story was not known to people before, including the Prophet Muḥammad: Umayya recited them from the Qur'ān and sang his poems according to the Qur'ān. However, this is a low probabilirty. Or, this poem does not belong to him and was later made up for him. He saw the second option more strongly and said that the poem did not resemble Umayya's style as a reason. The Prophet avoided a wholesale approach and evaluated Umayya's poems according to their content. Because while approving some of his poems, he also banned his poems that he sang as a lament for the polytheists killed in Badr, which did not comply with the Islamic understanding. The Prophet said about him: “His poetry became a Muslim, but his heart denied it.” Thus, while revealing that the content of Umayya's poems is generally suitable for Islam, he also stated that he was not a Muslim. At the same time, he banned his poems that were against Islam.
Kur’ân-ı Kerim, hadis ve birçok yardımcı kaynaktan faydalanan İslâm tarihi, incelediği dönemlerin olaylarına ışık tutacak farklı unsurları da görmezden gelmemiştir. Bu noktada şiir; peygamberler tarihi, siyer, nesep ve sosyo-kültürel hayata dair birçok veriyi ihtiva eden önemli bir kaynak olarak dikkat çekmektedir. Ümeyye b. Ebü’s-Salt (öl. 8/630) ise hem Câhiliye dönemine hem de İslâmî döneme tanıklık etmiş ve yukarıda zikredilen temaları ihtiva eden şiirlere sahip önemli bir şairdir. Onun inanç durumu hakkında farklı görüşler ortaya konmuştur. Bu çerçevede onun; Hıristiyan, Yahûdi, Hanîf ve muvahhit olduğu şeklindeki söylemlerle karşılaşılmaktadır. Ancak Ümeyye’nin câhiliye döneminde Hanîf olduğu bir gerçek olmakla birlikte, İslâm’ın gelişiyle birlikte sergilediği muhalif tavır da diğer bir gerçektir. Tarih kaynaklarında, Ümeyye b. Ebü’s-Salt’a atfedilen ve farklı konuları ihtiva eden birçok şiir bulunmaktadır. Bu şiirler incelendiği zaman, tevhîd ve âhiret inancını ele alan şiirler başta olmak üzere; dünyanın yaratılışı, geçmiş kavimler ve peygamberlerin hayatları, siyer, bazı kültürel unsurlar, mersiye, medih ve neseb gibi konuların da onun tarafından ele alındığı görülmektedir. Ancak Ümeyye’nin özellikle peygamber yaşantılarına dair şiirlerinin muhtevaları ve üslûbu incelendiği zaman, bunların ona ait olup olmadığı hususunda tereddütler ortaya çıkmaktadır. Örneğin onun Hz. Adem kıssasıyla ilgili şiiri şu şekildedir:
“Ve hepsi O’nun izniyle Adem’e secde etti / Sadece lanetlenmiş, günahkâr ve kovulmuş olan bunu reddetti. “Kulların Rabbi dedi ki İblis’e: / Çık oradan kovulmuş, lanetlenmiş ve yerilmiş olarak”
Kur’ân ayetleri ile karşılaştırıldığı zaman, Ümeyye’nin Hz. Adem kıssası hakkında sunduğu bilgilerin, Kur’ân’daki bilgilerle çelişmediği görülmektedir: “Kuşkusuz ki sizi yarattık, ardından sizi şekillendirdik, ardından da meleklere, “Adem’e secde edin” dedik. Bunun üzerine İblis dışında hepsi secde etti. O, secde edenlerden olmadı.” “Allah dedi ki: ‘O hâlde derhal oradan in! Zira senin orada büyüklük taslamaya hakkın yoktur. Hemen çık! Çünkü sen aşağılık kimselerdensin!” Ümeyye’nin şiirlerinde Hz. Nûh kıssası ise daha detaylı olarak ele alınmaktadır:
“Akşamleyin tufan gönderildi ve su taştı. / Onu tutacak bir kap yoktu. / O, yüzüyor intikam isteyen bir ok gibi / Ve geçiyor denizi / Her şey bir mucizeyle konuşmaya başladı / Ve karga horozun emanetini ihanetle karşıladı. / Yedi günün ardından güvercin gönderildi / O ki; tehlikelerden korkmayan ve cesaret gösterendi / Denildi araştır bakalım yeryüzünü, / Bulabilecek misin en uzak kısmında su membaı olan kuru bir yeri / Hızlıca uçarak gitti / Ardından üzerinde kara, yapışkan bir çamur olan salkımı getirdi.”
Ümeyye, Peygamber kıssalarından bahsettiği şiirlerinde, Arapların bilmediği çok lafız ve hikâye kullanmaktadır. Bu şiirde geçen karga, horoz ve güvercin hikâyesi de bu kabil örneklerden biridir. Ümeyye’nin, karga, horoz ve güvercinle ilgili kıssada eski kitaplardan ve Ehl-i kitabın sözlerinden etkilendiği söylenmektedir. Zira ayrıntıda farklıklar bulunmakla birlikte bu konunun Tevrat’ta geçtiği görülmektedir. Bu hususa temas eden Cevâd Ali de “eğer bu şiirlerin ona ait olduğu doğruysa” kaydını koyarak mevcut verilerin, Ümeyye’nin Ehl-i kitap ile görüştüğüne ve onların kitaplarının içeriğini bildiğine delil olduğunu söylemektedir. Behcet Abdülagafûr bu konuyu değerlendirirken, Hûd Sûresi’nin 49. ayetine atıf yapmış ve bu kıssanın, Hz. Peygamber de dahil daha önce insanlar tarafından bilinmediğine işaret ederek iki ihtimal üzerinde durmuştur: Ya Ümeyye bunları Kur’ân’dan okudu ve ona göre şiirlerini söyledi. Ancak bu, zayıf bir ihtimaldir. Ya da bu şiir ona ait değildir ve sonradan onun adına uydurulmuştur. Daha kuvvetli ihtimal olarak gördüğü bu seçeneği ise şiirin, Ümeyye’nin üslûbuna benzememesiyle gerekçelendirmektedir. Hz. Peygamber, toptancı bir yaklaşımdan uzak durmuş ve Ümeyye’nin şiirlerini muhtevasına göre değerlendirmiştir. Çünkü onun şiirlerinden bazılarını onaylarken, İslâmî anlayışla uyuşmayan Bedir’de öldürülen müşriklere ağıt olarak söylediği şiirlerini de yasaklamıştır. Hz. Peygamber onun hakkında: “Şiiri Müslüman oldu, fakat kalbi inkâr etti” demiştir. Böylece Ümeyye’nin şiirlerinin muhtevasının İslâm’a genel anlamda uygun olduğunu ortaya koymakla birlikte onun Müslüman olmadığını da ifade etmiştir. Bu sırada onun İslâm’a aykırı olan şiirlerini de yasaklamıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2022 |
Submission Date | January 6, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.