Yüksek din öğretimi kurumları diğer alanlar gibi günümüzde üniversite bünyesinde faaliyet göstermektedir. Ülkeler tarihsel, kültürel ve devlet yapıları doğrultusunda kendi kurumlarını kurup geliştirmekle birlikte, dünyadaki benzer diğer kurumların tecrübe ve birikimlerinin öğrenilmesi üniversitelerin gelişimi için önem arzetmektedir. Karşılaştırmalı çalışmaların bu konuda dikkate değer katkıları bulunmaktadır. Bu çalışmada, Malezya ve Türkiye'deki yüksek din öğretimi tarih, mevcut durum, hedefler, program yapısı, öğrenci kabulü ve mezun istihdam edilebilirliği gibi 6 farklı tema üzerinden karşılaştırılması hedeflenmektedir. Malezya ve Türkiye, nüfuslarının çoğunluğu Müslüman olmakla birlikte, devlet ve toplum yapısı açısından birbirinden oldukça farklı iki ülkeyi temsil etmektedirler. Nitel, literatür bazlı olan bu çalışma doküman analizine dayanmaktadır. Her iki ülkedeki yüksek din öğretimini anlamak ve ortaya koymak amacıyla resmi belgeler, akademik makaleler ve internet kaynakları kullanılmıştır. Makalenin bulguları şöyledir: Türkiye'de yüksek din öğretiminin gelişimi kesintili olmuştur ve önemli siyasi değişimler yüksek din eğitimini etkilemiş olduğundan din siyaseti ile yakından ilişkilidir. Buna karşılık, Malezya'da yüksek din öğretiminin gelişimi daha istikrarlı olmuştur. Siyasi partilerin din siyaseti ve seçim hesapları Malezya'daki yüksek İslami öğretimini etkilemiş olsa da, bu en azından kurumlarının kapanmalarına veya sayılarının dramatik bir şekilde azaltılmasına yol açmamıştır. Güncele bakıldığında yüksek din öğretimi kurumlarının her iki ülkede de gelişmekte olduğu, ancak Türkiye'de bunun (en azıdan sayısal olarak) Malezya'dan daha hızlı olduğu anlaşılmaktadır. Yüksek din öğretiminin amaçlarıyla ilgili olarak, amaçların ve program çıktılarının ulusal bir kurum tarafından belirlendiği Malezya'da Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat ve dinini icra eden öğrencilerin yetiştirilmesine doğrudan atıflar vardır. Türkiye'de tarihsel olarak, ilahiyat fakültelerinin resmi misyonları, kısmen ilahiyatın laik bir üniversitedeki yerini meşrulaştırmak amacıyla modern amaçlara/kavramlara daha çok yer vermekte idi. Ancak son yıllarda açıkça İslami değer ve kavramlara atıflar yapan amaç ve misyonlar belirlenmektedir. Ancak ilahiyat/İslami ilimler fakültelerinin amaçlarını belirleyen ulusal bir kurumun olmaması nedeniyle, resmi misyon ve vizyon ifadeleri düzensiz görünmektedir, ancak akreditasyon süreci daha ortak ve bütünlüklü amaç ve program çıktılarının belirlenmesini sağlayabilir. Türkiye'de yüksek din öğretimi, Malezya’nın aksine, resmi olarak İslam'ın herhangi bir mezhebini benimsememekte olup, bu çoğulculuk ve çeşitliliğin olduğu modern bir toplum için daha uyumlu ve bütünleştirici olma fırsatı sunmaktadır. Malezya'da İslami bilgiyi mesleki bilgiyle bütünleştirmeyi amaçlayan farklı yüksek din öğretimi programları vardır. Bu, çok yönlü ve disiplinler arası programların ve uzmanlıkların oluşturulmasını sağlamıştır. Bu programlardan mezun olanlar ise güvenlikten finansa, yargıdan din hizmetlerine kadar çok farklı mesleklerde çalışabilmektedir. Türkiye’deki yüksek din öğretimi fakülteleri ise sadece tek bir program sunmakta olup, çoklu ve disiplinler arası programlar bulunmamaktadır. İki ülke arasındaki bir diğer önemli fark, öğrenci kabul sürecidir. Malezya'da farklı ortaöğretim sonrası eğitim/sınav sistemleri bulunurken, Türkiye'de merkezi bir üniversite giriş sınavı vardır. Farklı sınav sistemlerine rağmen, Malezya'da öğrencilerin İslami ilimler programlarına kaydolabilmeleri için İslam eğitimi, Arapça ve İngilizce konularında sağlam bir altyapıya sahip olmaları gerekmektedir; Türkiye'de ise üniversite sınavında din eğitimi ile ilgili çok az soru bulunmakta; bu nedenle, yüksek din öğretimi için din eğitimi, Arapça veya İngilizce herhangi bir altyapıya gerek bulunmamaktadır. Bu, din eğitimi geçmişi olmayanlar için bir fırsat olsa da, ilahiyat/İslami ilimler fakültelerinin Kuran okumayı öğretmek gibi en basit işlerden başlaması problemini gündeme getirmektedir. Son olarak, her iki ülkede de yüksek din öğretimi mezunlarının istihdam edilebilirliğinin en acil sorunlardan biri olduğu, ancak bu sorunun Türkiye'de Malezya'dan daha fazla olduğu anlaşılmaktadır.
Higher religious education institutions, like other fields, operate within the universities today. While countries establish and develop their own institutions according to their history, society and state, the experience and knowledge of similar institutions in other countries is vital for the development of the universities. Comparative studies can make significant contributions in this regard. Therefore, this article aims to compare higher religious education at public universities in Malaysia and Turkey in terms of six themes: history, current situation, aims, programme structure, student admission and graduate employability. Malaysia and Turkey represent two strikingly different countries in terms of the state’s relationship with religion and the religious composition of society even though they both have a Muslim majority population. This is a qualitative, literature-based study which employs document analysis. Official documents, academic articles and internet sources are used as references to examine and present information about higher religious education in both countries. The findings of the article are as follows: The development of higher religious education in Turkey has been intermittent and is closely related to the politics of religion, as the major political changes have had an impact on higher religious education. In contrast, the development of higher religious education has been steadier in Malaysia. Even though the politics of religion and electoral calculations of political parties have influenced higher Islamic education in Malaysia, this has not at least resulted in their closures or dramatic decreases in their numbers. Currently, higher religious education is thriving in both countries, but more rapidly (at least quantitively) in Turkey than in Malaysia. Regarding the aims of higher religious education, there are direct references to Ahl al-Sunnah wa al-Jama‘ah and raising practising Muslims in Malaysia, where the aims and programme outcomes are determined by a national agency. Historically, the official mission statements of theology faculties in Turkey were more inclined towards modern aims/concepts, partly to legitimise the place of theology in a secular university. However, in recent years, there has been a tendency towards overtly Islamic values and concepts. However, due to the lack of a national agency which defines the aims of theology/Islamic sciences faculties, the official mission and vision statements seem patchy and vague, but the accreditation process might lead to more common and unified aims and programme outcomes. In Turkey, higher religious education officially does not adopt any branch of Islam, as opposed to Malaysia, which might be an opportunity for becoming more accommodative and integrative in a modern society which is marked by plurality and diversity. There are different higher religious education programmes in Malaysia, which has sought to integrate Islamic knowledge with professional one. This has resulted in the introduction of multi and cross-disciplinary programmes and specializations. The graduates of these programmes, in turn, can work in very different professions from security to finance and from judiciary to religious services. Multi and cross-disciplinary programmes are currently unavailable in Turkey, as higher religious education faculties only offer a single programme. Another important difference between the two countries is the process of student admission. While there are different post-secondary education/examination systems in Malaysia, in Turkey there is a national university entrance exam. Despite the different examination systems, in Malaysia students need to have a solid background in Islamic education, Arabic and English in order to enrol on Islamic Studies programmes; whereas in Turkey there are just few questions regarding religious education in the university entrance exam; therefore, no background in religious education, Arabic or English is necessary. Even though this can provide an opportunity for those who do not have any Islamic education background, there are problems that theology/Islamic sciences faculties have to start from the basics, such as teaching how to read the Qur’an. Finally, in both countries the employability of higher religious education graduates seems one of the most pressing issues, but this issue is more prevalent in Turkey than in Malaysia.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2022 |
Submission Date | February 26, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.