The early period Ismaili jurist Al-Qādî al-Nu'mān appears as an important figure in the formation of Ismaili jurisprudence. There is very little information about Kadı Nu'mân's family, childhood, education and intellectual environment. His full name is Abû Hanîfah Nu'man b. Muhammad b. Mansûr al-Qādî at-Tamîmî Al Qayrawānî. He was born around 290/903 (late 3rd (9th) century) into an educated family in Qayravan in North Africa. There are different opinions about the sect he belonged to when he was growing up. On the other hand, it is difficult to say for certain whether Nu’mān received education in the Ismaili sect due to the understanding of taqiyya in the madhhab. However, it is understood from the basic jurisprudence texts Nu’mān wrote that he most likely did not receive a Sunni education. Historians refer to him as 'Qadi Nu’mān or Abu Hanifah al-Shi'i' in order not to confuse him with the imam of the Hanafi school.
Qādî Nu’mān served at different levels of the Fatimid State. Around 313/925, he entered the service of the first Fatimid caliph, Mahdi (r. 909-934 CE/297-322 AH), as a copyist and secretary. During the reigns of the third caliph Mansur and the fourth Fatimid caliph Mu’izz (d. 365/975), Qādî Nu’mān first served as a judge in Tripoli and then in Mansouriya, the Fatimid capital. After the Fatimids conquered Egypt and the center of government was moved to Cairo, Qādî Nu’mān was appointed by the fourth caliph Mu’izz as the head of the appellate courts (maẓālim). Qadi Numans career was at the peak in the period of Caliph Muiz. Qādî Nu’mān worked as a judge in the Fatimid State for about twenty-six years and continued this duty until his death in 363 (973). After the fall of the Fatimid caliphate, there haven’t been any other Fatimid or Ismaili jurists.
Qādî Nu’mān is considered by contemporary Ismaili writers as a figure who systematically transformed Ismaili fiqh into an independent sect of fiqh. It can be said that Ismaili fiqh was developed through his works in the Fatimid period. His works continued as the main references in the fiqh studies and after the Fatimid period. With the death of Qādî Nu’mān, the period of ijtihad in Ismaili fiqh and its the establishment phase of Ismaili fiqh came to an end; The sect, in which esoteric interpretations were at the forefront, emerged as a distinctive school of fiqh by discarding ambiguity.
Qādî Nu’mān was a very productive writer. He wrote important works related to the field of furu al-fiqh and usûl al-fiqh. Among his works, Ikhtilāf uṣūl al-madhāhib is undoubtedly one of the most important works in the early history of fiqh methodology. The work in question, which was originally written with the aim of rejecting the Sunni fiqh method, discusses the approaches of the Sunni schools of fiqh on ikhtilāf, taqlid, ijma, nazar, qiyas, istihsan, ijtihad and ra’y in a polemical manner. It reveals the differences of the Ismaili method from the Sunni method in terms of the sources on which the fiqh is based, the authority to make ijtihad and the theory of interpretation of the texts. Qādî Nu’mān examined the relationship between reason and revelation in general and the role of religious authority in comprehending and interpreting the texts while criticizing Sunni methods.
Ikhtilāf uṣūl al-madhāhib has the characteristics of the works of development period as a form. It is possible to observe the question-answer and dialectic form which can be seen in the works of the development period throughout the work in question. Qādî Nu’mān endeavoured to persuade his opponents with a dialectical and argumentative style. Again, he replied to the Sunnis, who were his interlocutors, with their own proofs. In addition to these, Ikhtilāf uṣūl al-madhāhib has a unique feature in the matter of content. Because it is not very familiar to any Sunni handbook of usûl al-fiqh. It does not mention the hâss, âmm, ijma, qiyas, amir, nahy, alfaz bets, etc. The text is very similar to the Ahbari movement of the Jafari sect for it rejects all forms of ijtihad. It was written at a time when fiqh was not yet stable. Ikhtilāf uṣūl al-madhāhib gives us crucial information about the development of different usûl and fiqh sources in the middle of the fourth century. However, what is interesting here is that the information he gives about Ismaili method and fiqh is very little compared to the one about Sunni method and fiqh. Much of it centered on Sunni thought and its rejection. However, his ultimate goal was to defend the Ismaili doctrine.
Erken dönem İsmailî fakihi Kadı Nu’mân İsmâilî fıkhının teşekkülünde önemli bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır. Kâdı Nu’mân’ın ailesi, çocukluğu, eğitimi ve yetiştiği entelektüel ortam hakkında bilgiler çok azdır. Tam adı Ebû Hanîfe Nu‘mân b. Muhammed b. Mansûr el-Kadı et-Temîmî el-Kayrevânî'dir. O, 290/903 civarında (3. (9.) yüzyılın sonlarına doğru) Kuzey Afrika'da Kayrevân'da eğitimli bir ailede doğmuştur. Yetişme çağında iken mensup olduğu mezhep hakkında farklı kanaatler mevcuttur. Diğer taraftan mezhepteki takiyye anlayışı yüzünden Nu'mân’ın İsmailî mezhebinde eğitim alıp almadığını kesin olarak söylemek zordur. Ancak Nu'mân’ın kaleme aldığı temel fıkhî metinlerden, büyük ihtimal, Sünnilik eğitimi almadığı anlaşılmaktadır. Tarihçiler onu Hanefî mezhebinin imamı ile karıştırmamak için Kadı Nu’mân veya Ebû Hanîfe eş-Şîî' diye zikretmektedir.
Kadı Nu'mân, Fatımi Devleti’nin değişik kademlerinde hizmette bulunmuştur. 313/925 yılı civarında ilk Fatımî halifesi Mehdî'nin hizmetine müstensih ve sekreter olarak girmiştir. Üçüncü halife Mansur ve dördüncü Fatımî halifesi Muiz'in hükümdarlıkları sırasında Kadı Nu'mân önce Trablus, sonra da Fatımî başkenti Mansuriye'de yargıçlık yapmıştır. Fatımîler Mısır'ı fethettikten ve hükümet merkezi Kahire'ye taşındıktan sonra, Kadı Nu'mân dördüncü halife Muiz tarafından mezalim mahkemesine başkan olarak tayin edilmiştir. Halife Muiz dönemi Kadı Nu'mân'ın kariyerinin zirvesidir. Kadı Nu‘mân Fatımi Devleti’nde yaklaşık yirmi altı yıl kadılık görevinde bulunmuştur ve vefat tarihi olan 363 (973) yılına kadar bu görevi sürdürmüştür. Fatımî hilafetinin düşmesinden sonra, ondan başka herhangi bir Fatimî veya İsmâilî fakihi bilinmemektedir.
Kadı Nu'mân'ı, günümüz İsmâilî yazarları İsmailî fıkhını sistematik şekle sokarak bağımsız bir fıkıh mezhebine dönüştüren bir figür olarak telakki etmektedir. Fatımî döneminde İsmailî fıkhın, onun çalışmaları aracılığıyla geliştirildiği söylenebilir. Onun fıkıh alanındaki eserleri, Fatımîler dönemi ve sonrasında bu alandaki ana referanslar olarak devam etmiştir. Kadı Nu’mân’ın ölümü ile İsmailî fıkhında ictihad dönemi ve İsmailî fıkhının kuruluş aşaması sona ermiş; batınî yorumların ön planda olduğu mezhep, muğlaklıktan kurtularak belirgin bir fıkıh okulu olarak ortaya çıkmıştır.
Kadı Nu'mân, çok üretken bir yazardır. O furuu fıkıh ve usulü fıkıh alanına ilişkin önemli eserler kaleme almıştır. Onun çalışmaları arasında İhtilâfu usûli'l-mezâhib, kuşkusuz fıkıh usûlünün erken tarihinin en önemli eserlerinden biridir. Esas itibariyle Sünnî fıkıh usûlüne bir reddiye amacıyla yazılmış olan söz konusu eser, Sünnî fıkıh usûlü ekollerinin ihtilâf, taklid, icmâ, nazar, kıyas, istihsan, ictihad ve re’y konularındaki yaklaşımlarını polemik tarzında ele almaktadır. İsmaili yöntemin fıkhın dayandığı kaynaklar, içtihat yapacak otorite ve nasları yorumlama teorisi bakımından Sünnî yöntemden farklılıklarını ortaya koymaktadır. O, genel olarak akıl vahiy arasındaki ilişkiyi, dini otoritenin nasları anlama ve yorumlamadaki rolünü Sünni yöntemleri eleştirirken irdelemiştir.
İhtilâfu usûli'l-mezâhib biçim olarak gelişim dönemi eserlerin özelliğini taşımaktadır. Gelişim dönemi eserlerinde görülen soru-cevap ve diyalektik formu söz konusu eser boyunca görmek mümkündür. Kadı Nu'mân diyalektik ve cedelci bir üslupla muhaliflerine üstün gelmeye ve onları ikna etmeye çalışmıştır. Muhatabı olan Sünnilere yine onların delilleriyle cevap vermiştir. Bunların yanında İhtilâfu usûli'l-Mezâhib, muhteva itibariyle de kendine has bir özelliğe sahiptir. Zira o, herhangi bir Sünni fıkıh usûlü el kitabına çok benzememektedir. Hâs, âmm, icmâ, kıyas, emir, nehiy, elfaz bahisleri vs.'den söz etmemektedir. Metin, içtihadın tüm biçimlerini reddetmesi bakımından, Caferî mezhebinin Ahbârî hareketine oldukça benzemektedir. Fıkhın henüz istikrar bulmadığı bir zamanda yazılmıştır. İhtilâf bize, dördüncü yüzyılın ortalarında farklı usûl ve fıkıh kaynaklarının gelişimiyle ilgili olarak önemli bilgiler verir. Ancak burada ilginç olan, İsmailî usûl ve fıkıh düşüncesiyle ilgili verdiği bilginin, Sünni usûl ve fıkhı hakkındaki bilgiye oranla çok az olmasıdır. Onun büyük bir kısmı, Sünnî düşünceyi ve onlara reddiyeyi merkez almıştır. Ancak onun nihai hedefi İsmailî doktrinini savunmaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 14, 2023 |
Publication Date | June 15, 2023 |
Submission Date | January 28, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.