Kur’an’da
“Lâ tettebiʿû ḫuṭuvâti’ş-şeyṭân” ifadesi dört yerde geçmektedir. İfade aynı
olmasına rağmen geçtikleri bağlamları farklıdır. Bu ifadenin birbirinden farklı
bağlamlarda geçiyor olması bu farklı bağlamların ortak bir noktasının olmasını kaçınılmaz
hale getirmektedir. Bunun için öncelikle bu deyimin, Kur’an’ın indiği ortamdaki
anlamını, bu ifadenin geçtiği âyetlerin nüzul ortamlarını ve bu dört farklı âyetin
“Şeytân’ın adımlarını izlemeyin” noktasında ifade ettiği ortak mesajı
ortaya koymak büyük önem arz etmektedir. Bu sayede şeytanın insanı aldatma
şekillerinin neler olduğuna ışık tutacak ayrıca insan tabiatının dini konularla
ilgili yanlış yola düşmesine sebep olan zaaf noktalarının neler olduğuna dair
önemli veriler elde etmiş olacağız.
‘Şeytanın
adımlarını izlemeyin' ifadesi Arapça bir deyimdir. Örnek almak, izinden gitmek
ve taklit etmek anlamındadır. Deyimde adımlardan ve ayakların izinden
bahsedilmesi şeytanın saptırmasının aşama aşama, kurbanına hissettirmeden ve
gizli olduğuna işarettir. “Şeytanın adımlarını izleme” deyimi mecaz anlamdadır.
Çünkü yürüyen kişi yürüyenlerin adımlarının izlerini gördüğü zaman kendisinden
önce yürüyen kimsenin ancak bir amaca binaen gittiğini bilerek bu yola uyar.
Kendisine uyduğu kimse haricinde delili olmaksızın bir kişiyi takip eden kişi,
yolunu gerçek amacı zanneden ve kendisinin önünde yürüyenlerin adımlarını
izleyen kimseye benzetilmiştir. Bu temsil yaygınlık kazanmış, o kadar ki “onu
örnek aldı” anlamında “filanın adımını takip etti” şeklinde kullanılmaya
başlanmıştır. Bu ifade aynı zamanda İslam’dan önceki sapık toplumları taklit
etmeyi yasaklamıştır. Ayrıca bu ifade her zamanda insanların kendilerini
yenilemelerini ve tevbe etmelerini insanlara tavsiye etmektedir.
Kur’an’da
bu deyimin geçtiği 4 ayette üç farklı bağlam vardır. Bakara 2/168 ve En’âm
6/142. ayetlerde helal olan yiyeceklerin haram kabul etmenin yasaklanması;
Bakara 2/208. ayette İslam’a aykırı uygulamaların yasaklanması; Nur 24/21.
ayette günahsız ve iffetli kadınlara iftira atmak ve müminler arasında
fuhşiyatın yayılmasına hizmet etmenin yasaklanması bağlamıdır.
Şeytanın
aldatmasının adım adım olması büyük aldanmaların küçük günahlara alışma yoluyla
meydana geldiğine işaret olarak algılanabilir. Bunun için “şeytanın adımlarına
uymak” ifadesi her günah için değildir. Aynı günaha devam edildikçe ileride
nitelikli bir günaha evrilme ihtimali olanlardır. Bu günahlar başlangıçta küçük
ve önemsiz gibi görülmekle birlikte doğuracağı sonuçlar itibariyle oldukça
tehlikeli günahlardır. Bu günahlarla birlikte sonraki süreçte kulun günah
işlemeye cesareti artmaktadır. Böylece helal ile haramı birbirinin yerine
koyabilmektedir. Dinin bütünselliğine ve özgünlüğüne zarar verecek uygulamalar
ihdâs edebilmektedir. Kötü fiilleri yaparak toplumun ahlaki ve insani yönlerine
zarar verecek mahiyette işler yapmaktadır. Bu günahların en temel özelliği
dinin hem teolojik yönüne hem de toplumsal yönüne yıkıcı etki etkisi
yapmasıdır.
Haram
fiil yapmayı adamak, hanımları şartlara bağlayarak boşamak ve Hz. Peygamber’den
önceki şeriatine özgü uygulamalar yapmak bu kapsamdadır. Mesela namazda Tevrat
okumak, cumartesi yasağına uymak, deve etini haram kabul etmek bunlardandır. Bu
günahların “şeytanın adımlarını izlemek” kapsamında olduğunu sahabe ve tâbûn
rivayetlerinde görmek mümkündür. Kur’an’da açık bir şekilde günah sayılan bir
fiili yapmaya yemin etmenin veya böyle bir fiili yapmaya dair adak adamanın,
şeytanın adımları olduğu söylenmemesine rağmen sahâbeden ve tâbiûndan gelen
rivayetlerde bunların şeytanın adımları olduğu ifade edilmiştir. Helâl bir
yiyeceği haram kabul ederek yemekten uzak durmak, bir anlamda ömür boyu o
yiyeceği yememek üzere yemin etmek ve adak adamak anlamına gelmektedir. Bu
benzerlikten dolayı dinin serbest bırakmasına rağmen bir şeyi kendine haram
etmek ve dinin yasaklamasına rağmen bir fiili yapmayı adamak şeytanın adımları
olarak nitelendirilmiştir.
Şeytanın
adımlarını izlemek ifadesinin çağrıştırdığı diğer bir konu da taklidin önemli
bir yoldan çıkma sebebi olduğudur. Nitekim şeytanın adımlarını izleme vasfını
taşıyan bu günahların bir diğer özelliği de Ehl-i kitabın adetlerini İslam’a
eklemlemek, Ehl-i kitabın orijinal dinlerinin ana eksenini kaybetmesine yol
açan yanlış ve sapık adetler zincirinin başlangıcı sayılacak birtakım
uygulamaların benzerini ortaya koymaktır. Bunun yanı sıra bu gibi günahlar
toplumu derinden etkileyecek ve insan onurunu ayaklar altına alacak şekilde
dedikodular yayarak masum insanlar hakkında kötü bir algı oluşturmayı
hedeflemektedir. Bu söylentilere araştırmaksızın uyarak karanlık kişilerin
adeta takipçisi olmak da taklidin diğer bir boyutunu temsil etmektedir.
Şeytanın
adımlarını izleme kapsamında olan bu tür günahların karakteristik özelliği,
büyük günahlardan olmaması ve insanlar tarafından ilk planda dikkate alınmayıp
sıradan bir yanlış olarak kabul edilmesidir. Nitekim Hz. Peygamber’in eşi Hz.
Âişe’ye iftira atılıp toplumun buna gerekli tepkiyi vermemesi, peşinen böyle
bir olayın var olduğu gibi bir kanaate ulaşılması ve bunun da insanlar
tarafından basite alınması “Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize
aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip
duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Hâlbuki bu, Allah katında
çok büyük (bir suç) tur.” (en-Nûr 24/15) âyetiyle eleştirilmiş ve sonuçta bu
kimselerin son derece büyük bir yanlışın bir parçası olma tehlikesi ile baş
başa kalacakları vurgulanmıştır. Böylece Cenâb-ı Hak kullarını yaklaşmakta olan
büyük bir tehlike karşısında uyarmaktadır.
The expression of ‘Lā tattabiʿū khuṭuvāt al-shaiṭān’
is mentioned in four places in the Qur’ān. Although the same expression in each
verses the contexts are different. Use of this expression in different contexts
makes it inevitable that the different contexts has a common point. For this
reason, it is important to explain the meaning of this saying, the context of
the revealed verses that this saying mentioned in them, and to detect the
common message of these four verses of in point of ‘Don’t follow in the steps
of Satan’ In this way, we will achieve important data about what weakness of
human nature in falling into the wrong way about religious matters in addition
to shedding light on what the way the devil deceives the people.
‘Don’t follow steps of devil’ is an Arabic saying. It means taking a sample, going after another one
and imitating. Mention of the footsteps and foot’s traces of devil in this
saying point out that the devil’s diversion is secret; it makes its diversion
in phases and without making feeling the victim. This saying is the best
metaphorical statement in God’s forbidding in obeying the Satan. Because when a
person sees the traces of who walked before he follows him by knowing that this
leads him to a goal. In this saying the person who takes example without
evidence except one follow him is emulates who thinks it's the real purpose is
the path and anyone that follows the steps of the walkers in front of him. This
representation has gained prevalence; so much so that the statement of “he
followed in the steps of him” means “he took sample of him” was introduced.
This expression also forbade emulating and following the societies who went not
astray before Islam. Furthermore, this expression advises people to renew themselves
and repent.
This expression is mentioned in four verses of three
different contexts in the Qur’ān. The contexts are in verses surah al-Baqara
2/168 and al-Anʿām 6/142 forbidding the accepting haram the halal things, in
the verse Baqara 2/208 banning practices which are contrary to Islam and in the
verse Noor 24/21 forbidding to spread slander for sinless and chaste women and
to spread indecent deeds among believers.
Satan's deception of the step-by-step can be detected
as signal of that big crimes occur through small sins. For this the statement
of “Don’t follow the steps of Satan” is not for every sin but for sins that
have possibility of evolving into a qualified sin if it is insisted on the same
sin in the future. These sins seem small and insignificant initially but they
are very dangerous according to the consequences of them. Following these sins
makes the person courageous in committing the great sins in further process.
Thus, he can make the Halal and Haram interchangeable. It can create practices that will damage the
integrity and authenticity of religion. By doing bad deeds, he is doing things
that will harm the moral and human aspects of the society. The most fundamental
feature of these sins is that the religion has a destructive effect on both the
theological aspect and the social aspect.
Vowing to make a verb forbidden by religion, divorce
the ladies by connecting to the conditions and practices that are specific to
the sharīʿa (Law of Religion) before the Prophet are within this scope.
For example, reading the Torah in prayer, observing Saturday ban and accepting
camel meat forbidden. It is possible to see that these sins are within the
scope of "following the steps of the devil" in the narrations of the ṣāḥaba
(Companions of the Prophet) and the Tābiʿūn (Successors of the Prophet).
Although it is not said that the vowing or swearing to make a sin is the steps
of the devil clearly in the Qur'an, it is stated that these are the steps of
the devil in the narrations coming from ṣāḥaba (Companions of the
Prophet) and the Tābiʿūn (Successors of the Prophet). Accepting a ḥalāl
(permitted) meal forbidden to stay away from eating means is, in a sense,
swearing and vowing to eat that food for a lifetime. Because of this
similarity, forbidding something to him despite the release of religion and
vowing an act despite the prohibition of religion are described as the steps of
the devil.
Another thing that the expression of following the
steps of the devil suggests is that the imitation is an important reason that
leads to the wrong way. As a matter of fact, another feature of these sins,
which bear the devil's steps to follow, is to attach the customs of the Ahl al-Kitāb
(People of the Book) to Islam and revealing the similarities of some of the
applications which will be regarded as the beginning of the false traditions
leading to the loss of the main axes of the original religion. Besides, such
sins aim to deeply affect the society and to spread a rumor about the innocent
people by spreading rumors that the human dignity will be under their feet.
Being a follower of the dark people in accordance with these rumors, without
looking up to the rumors, represents another dimension of imitation.
The characteristic feature of such sins, which
are a part of the devil's steps, is that they are not of great sin and that
they are accepted as ordinary mistakes by people in the first plan. As a matter
of fact, when Prophet’s wife Aisha was slandered, the society did not give it
the necessary reaction and it was reached a conclusion that such an event
existed in advance and this was taken by people. Then the following verse came
down: "Because you are transferring this slander to the other language,
you are jerking in your mouths about what you do not know about. You think this
is unimportant. This is a great sin in the sight of Allah.” (al-Nūr 24/15) In
this verse these people are criticized, and as a result they are emphasized
that the respondents will be in danger of being a part of a great sin. So,
Allah warns his servants against a great danger to come.
Subjects | Religious Studies |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2017 |
Submission Date | March 21, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 21 Issue: 1 |
Cumhuriyet Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).