Kelâm’ın şerh ve hâşiye döneminin önde gelen metinlerinden biri Teftâzânî’nin Şerhu’l-Akāid adlı şerhidir. Nitekim üzerine İslâm dünyasının muhtelif bölgelerindeki âlimler tarafından birçok hâşiye çalışması yapılmıştır. Bunlar arasında öne çıkan en meşhur metinlerden birisi Hayâlî’nin yazmış olduğu Hâşiye alâ Şerhi’l-Akāidi’n-Nesefiyye adlı eserdir. Nitekim Hayâlî’nin bu hâşiyesi, Şerhu’l-Akāid üzerine yazılan hâşiyeler arasında üzerine en fazla hâşiye yazılan eserdir. Kâtib Çelebi, Leknevî ve Taşköprülüzâde gibi âlimler Hayâlî hâşiyesi hakkında övücü ifadeler kullanmıştır. Ayrıca Hayâlî’nin bu hâşiyesi Osmanlı kelâm kitapları hiyerarşisinde Şerhu’l-Akāid’den daha üst bir metin olarak değer görmüştür. Bu kadar ilgi gören bir hâşiye hakkında Kâtib Çelebî’nin zikrettiği bir iddia dikkat çekmektedir. Kâtib Çelebî, Hayâlî hâşiyesinin kaynağının Memlük ulemasından İbn Ebî Şerîf’in Şerhu’l-Akāid hâşiyesi olduğu hakkında bir bilgiye yer vermektedir. Dolayısıyla Hayâlî, hâşiyesini İbn Ebî Şerîf’in hâşiyesinden alıntı yaparak kaleme almış olabilir. Bu iddianın tahkik edilmesi çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Bunu yaparken iki muhaşşînin yaşadıkları ve eserlerini kaleme aldıkları zaman dilimi göz önünde bulundurulmuştur. Diğer taraftan iki hâşiyenin muhteva analizinin yapılması da iddianın tahkik edilmesi için temel bir ölçüt konumundadır. Böylece ana konu bazında benzerlikler ve farklılıklar ortaya konularak iki hâşiyenin karşılaştırılmasına olanak sağlanmıştır. Muhteva analizinde eşyanın hakikatleri, ilim sebepleri, âlemin temel bileşenleri, Allah’ın sıfatları, rü’yetullah, insan fiilleri ve ahiret hayatı ile ilgili meseleler olmak üzere yedi konu başlığı tercih edilmiştir. Bu başlıklar altında konular detaylı bir şekilde aktarılmayıp yalnızca benzerlikler ve farklılıkların ortaya konulabilmesi için seçme pasajların verilmesi yeterli görülmüştür. Çalışmada yöntem olarak doküman çözümlemesi/analizi kullanılmıştır. Sonuç olarak bu iddia tahkik edildiğinde durumun Kâtib Çelebî’nin aktardığı gibi olmadığı tespit edilmiştir. Nitekim iki muhaşşînin doğum ve ölüm tarihleri diğer taraftan hâşiyelerini yazım tarihleri incelendiğinde bu iddianın mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır. Hayâlî hâşiyesini yaklaşık olarak 862/1458, İbn Ebî Şerîf ise 889/1484 veya 895/1490 yılında kaleme aldığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla tarihsel olarak Hayâlî’nin İbn Ebî Şerîf’ten alıntı yapması mümkün görünmemektedir. Kâtib Çelebî’nin aktardığı bilginin yanlışlanması tam tersi bir durumun olma ihtimalini gündeme getirir. Yani İbn Ebî Şerîf, hâşiyesini yazarken Hayâlî’den faydalanmış olabilir. Bu düşüncenin doğrulanması veya yanlışlanması için her iki hâşiye arasında muhteva analizinin yapılması gerekmiştir. İki hâşiyenin muhtevaları karşılaştırıldığında ise büyük oranda benzerliklerin olduğu görülmüştür. Öyle ki bazı yerlerde cümleler birebir aynı iken bazı yerlerde benzer ifadeler kullanılmıştır. Ancak İbn Ebî Şerîf’in hâşiyesi Hayâlî’nin hâşiyesine göre daha uzundur. Öyle görünüyor ki İbn Ebî Şerîf hâşiyesini, Hayâlî hâşiyesi temelinde inşa etmiştir.
One of the prominent texts of Kalām's commentary and hāshiyah period is Taftāzānī's commentary called Sharḥ al-ʿAḳāʾid. As a matter of fact, numerous hāshiyah studies have been carried out by scholars in various regions of the Islamic world. The most important text that stands out among these is the hāshiyah known as Hāshiyah alā Sharḥ al-ʿAḳāʾid ’al-Nasafiyya authored by Khayālī. Khayālī's hāshiyah stands out as the most extensively annotated work among those produced on the hāshiyahs of Sharḥ al-ʿAḳāʾid. Many scholars such as Kātib Chalabi, Lak̲h̲nawī and Ṭas̲h̲köprīzāde use praising expressions about Khayālī's hāshiyah. Furthermore, Khayālī's hāshiyah has been positioned as a superior text within the hierarchy of Ottoman theological literature, surpassing Sharḥ al-ʿAḳāʾid. A claim mentioned by Kātib Chalabi regarding this highly acclaimed annotation draws attention. In fact, Kātib Chalabi provides information that the source of the Khayālī’s hāshiyah is the Sharḥ al-ʿAḳāʾid hāshiyah of Ibn Abī Sharīf, one of the Mamluk scholars. Therefore, Khayālī wrote his hāshiyah by quoting from the hāshiyah of Ibn Abī Sharīf. The investigation of this claim constitutes the core subject of the study. While doing this, the life processes of the two commentators (muḥashshī) and the times when they wrote their works were investigated. On the other hand, conducting a content analysis of two hāshiyahs is a fundamental criterion for examining the claim. Thus, similarities and differences were presented based on the core subject, enabling a comparison of two hāshiyahs. In the content analysis, seven subject headings were preferred: the realities of things, the reasons for knowledge, the fundamental components of the universe, the attributes of God, Ruʾyat Allāh (the vision of God), human actions and issues related to the afterlife. Under these headings, the topics are not presented in detail and it is deemed sufficient to give only selected passages to reveal the similarities and differences. Document analysis was used as a method in the study. Ultimately, when this claim is scrutinized, it was seen that the situation is not as Kātib Chalabi conveyed. Examining the birth and death dates of two commentators (muḥashshī), and the dates of their annotation compositions reveals that the claim is not plausible. Khayālī wrote his hāshiyah approximately in 862/1458, while İbn Abī Sharīf wrote it in 889/1484 or 895/1490. Therefore, it does not seem historically possible for Khayālī to quote Ibn Abī Sharīf. The falsification of the information conveyed by Kātib Chalabi brings up the possibility of the opposite situation. In other words, Ibn Abī Sharif may have benefited from Khayālī while writing his hāshiyah. To confirm or refute this idea, a content analysis is necessary. When the contents of two hāshiyahs are compared, significant similarities are observed. So much so that in some places the sentences are exactly the same, while in other places similar expressions are used. However, Ibn Abī Sharīf's hāshiyah is longer than Khayālī's hāshiyah. It appears that Ibn Abī Sharīf constructed his hāshiyah on the basis of the Khayālī’s one.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Kalam |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2024 |
Submission Date | February 12, 2024 |
Acceptance Date | July 11, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 28 Issue: 2 |
Cumhuriyet Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).