XI. ve XIII. Yüzyıllar arasında
İslam Dünyası iki büyük yıkım yaşamıştır. Bunlar batıdan gelen Haçlı ve doğudan
gelen Moğol istilalarıdır. Bu iki büyük tahribat sonrası Anadoluda yeniden
kuruluş için bir takım denemeler olmuştur. Ahilik, zihniyet, yöneliş ve
çalışmaları ile bu kuruluşun önemli unsurlarından biri olmuştur. Ferdin
varoluş, toplumun kuruluş ve devletin beka arayışı için yeni bir uslüp
geliştirmişlerdir. Bu uslüp XX. Yüzyıla kadar etkin olmuştur. Dil, Edebiyat,
sanat, örf ve adetlerimizde Ahiliğin izleri hala devam etmektedir. Kültür ve
medeniyet konusunda yeni arayışlarımız için zengin bir miras durumundadır. Bu
kaynaktan her durum ve şekilde yararlanma imkanımız mevcuttur.
Between
the 11th and 13th centuries the Islamic World was greatly ruined. It was caused
by the Crusade invasions from the west and Mogol invasions from the east.
Following those two depredations, several attempts were made for İslamic
Resurgence in Anatolia. The Ahi sect was one of the most important components
of this resurgence with its mentality, orientation and efforts. The Ahi
community fostered a novel approach for the individual's search for existence,
the society's search for resurgence and the state seeking survival. The
approach remained effective until the 20th century. The traces of the Ahi
institution are still evident in our language, literature, art, customs and
traditions. They are a rich heritage for our new quests for improving our
culture and civilisation. We can refer to this source in any way and situation.
Journal Section | Peer-reviewed Research Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | June 15, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 16 Issue: 1 |
CUIFD Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.