Mersin, XIX. asrın ortalarına kadar Tarsus Sancağı’nın Gökçeli Nahiyesi’ne bağlı, hiçbir önemi bulunmayan, sıradan bir köydü. Tarsus ise bu döneme kadar İç Anadolu’yu, Çukurova, Suriye ve Akdeniz’e bağlayan stratejik bir yerde bulunması ve aynı zamanda bir liman kenti olması nedeniyle bölgenin en önemli ticaret merkeziydi. Ancak XIX. yüzyılda denizin sığlaşması ve eskiden beri doğal bir liman olarak kullanılan Rhegma Gölü’nün bataklık haline gelmesiyle artık gemilerin Tarsus’a ulaşma imkanı kalmadı. Bu sebeple buharlı gemilerin yanaşabileceği en uygun yer olan Mersin, önce Tarsus’un, daha sonra da Çukurova, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun iskelesi haline geldi. Mersin’deki bu gelişmeleri dikkatle izleyen ve yakın bir gelecekte burasının ehemmiyetinin artacağını öngören yabancı tüccarlar 1850’li yıllardan itibaren peyderpey gelerek buraya yerleştiler. Söz konusu yabancılar, aynı zamanda Adana’daki idareciler nezdinde nüfuz ve itibarlarını arttırmak suretiyle her biri bir devletin konsolosluğunu elde etti. Bu araştırmada bölgeye ait arşiv vesikaları temel kaynak alınarak Mersin’in kuruluş döneminde buradaki yabancı devlet konsolosları ile onların konsolosluk görevleri dışında icra ettikleri faaliyetler incelenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2009 |
Submission Date | December 1, 2015 |
Published in Issue | Year 2009 Volume: 9 Issue: 2 |