Religious
life is integrated with cognitive, emotional and behavioral content. The
religious sentiment in the individual is at the root of many religious
behaviors in both cognitive and behavioral dimensions. The wide influence of
religious rules in human life is closely related to the emotional character of
faith. It can be quite difficult to change the thoughts and behaviors of the
individual acting with his emotions. The attachment of human to his religion is
related to the sentiment of religion rather than the rationalization level of
the religion believed. The aim of this study is to examine the religious
sentiment which is at the core of religious belief in the context of emotions.
It is also within the scope of this study where religious feelings such as
religious fear, religious love, religious hope and religious attachment can be
positioned in the context of basic emotions. Since it is considered suitable
for the purpose, a theoretical method has been adopted and it is planned to
describe the subject by literature review and analysis of the obtained sources.
The reasons for this study are the lack of studies in the local literature
about how religious emotions appearing in religious life and on the basis of
basic emotions. However, the rarity of studies on the religious sentiment in
the fields of psychology and psychology of religion can be considered both as a
justification of this research and as an indicator of the difficulty of
studying the subject. Different images of the religious sentiment appear in
some definitions and theories of religion. When some theories about the origins
of religion are examined, it is seen that these theories contain some emotional
elements. The presence of emotions such as fear, respect and exaltation in the
theory of animism, which implies vitality to events and objects, has attracted
attention. Similarly, in the theory of naturism, fear comes to the fore. In the
theory of disposition, there is an innate religious sentiment in human. It is
argued that human beings are born in a way that is ready for faith with his
cognitive and emotional abilities. The feelings of trust, fear, hope, love and
attachment, which are experienced intensively in religious life, and moral
emotions such as conscience, compassion and justice are important experiences
that nourish the religious sentiment. Therefore, it is tried to describe the
relationship of these feelings with the religious sentiment.As a result of the
literature review, two issues regarding religious sentiment and religious
emotions come to the fore: The first of these is that the religious sentiment
is a transcendent essence of the faith in the personality of the individual.
The reason why this essence in human is expressed as a religious sentiment is
that the concepts of emotion or feeling contain the most appropriate meanings
that can be used for this essence. The religious sentiment plays an important
role in determining the quality of the individual's religious life by
functioning with both cognitive and behavioral activity. The second point is
that the religious feelings in the religious life are not the basic emotions,
but rather the combination of the basic emotions such as love, fear, hope,
loyalty with the religious sentiment. The distinctive aspect of these
(religious) emotions is that they are felt deeper and longer lasting than basic
emotions.
Dinî yaşayış bilişsel, duygusal ve davranışsal içeriklerle bir bütünlük arz etmektedir. Bireydeki din duygusu hem bilişsel hem de davranışsal boyuttaki birçok dinî davranışın kökeninde yer almaktadır. Dinî kuralların insan hayatında geniş ölçüde etkili olması, inancın duygusal karakteri ile yakından ilgilidir. Duyguları ile hareket eden bireyin, düşüncelerinin ve davranışlarının değişmesi oldukça zor gerçekleşmektedir. İnsanın dinine bağlılığı, inanılan dinin rasyonelleştirilme düzeyinden çok, din duygusuyla ilgilidir. Bu çalışmanın amacı, dinî inancın özünde yer alan din duygusunu duygular bağlamında incelemektir. Aynı zamanda dinî yaşayışa eşlik eden dinî korku, dinî sevgi, dinî ümit ve dinî bağlanma gibi dinî duyguların temel duygular zemininde nerede konumlanabileceğini belirlemeye çalışmak da bu çalışmanın amaçları içerisindedir. Amaca uygunluğu açısından teorik desenli bir yöntem benimsenmiş olup, literatür taraması ve elde edilen kaynakların analiz edilmesi ile konunun betimlenmesi planlanmaktadır. Yerli literatürde din duygusu ve dinsel yaşayışta tecrübe edilen dinî duyguların temel duygular ekseninde nasıl konumlanabileceğine yönelik çalışmalara rastlanılmaması, bu çalışmanın gerekçelerindendir. Fakat psikoloji ve din psikolojisi alanlarında din duygusuna dair çalışmaların kısıtlılığı, bu araştırmanın hem gerekçesi hem de konunun çalışılma güçlüğünün bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Din duygusunun farklı görüntüleri bazı din tanımlarında ve teorilerde de karşımıza çıkmaktadır. Dinin kökenlerine dair bazı teorilere bakıldığında bu teorilerin birtakım duygusal unsurlar içerdiği görülmektedir. Olay ve nesnelere canlılık atfedilmesi anlamına gelen animizm teorisinde korku, saygı ve yüceltme gibi duyguların varlığı dikkat çekmiştir. Natürizm teorisinde de benzer şekilde korku hissi ön plana çıkmaktadır. Fıtrat teorisinde doğuştan insanda bir din duygusunun varlığı vurgulanmakta, insanın bilişsel ve duygusal donanımları ile inanca hazır bir şekilde dünyaya geldiği savunulmaktadır. Dinî yaşayış içerisinde yoğun olarak tecrübe edilen güven, korku, umut, sevgi ve bağlılık gibi duygularla vicdan, merhamet ve adalet gibi ahlâkî duygular, din duygusunu besleyen önemli deneyimlerdir. Bu sebeple söz konusu duyguların din duygusuyla ilişkileri tasvir edilmeye çalışılmıştır. Literatür taraması ile ulaşılan kaynakların değerlendirilmesi sonucunda din duygusu ve dinî duygulara dair iki husus öne çıkmaktadır: Bunlardan ilki din duygusunun, bireyin kişiliğinde yer edinmiş dinî inancın aşkın bir özü olduğu yönündedir. İnsandaki bu özün din duygusu olarak ifade edilmesinin nedeni ise duygu ya da his kavramlarının, bu öz için kullanılabilecek en uygun anlamları içermesinden ileri gelmektedir. Din duygusu, insanın hem bilişsel hem de davranışsal aktivitesi ile işleyerek bireyin dinî yaşayışının niteliğini belirlemede önemli bir rol oynamaktadır. İkinci öne çıkan husus ise, dinî yaşayışta oluşan dinî duyguların temel duygular olmadığı, aksine sevgi, korku, ümit, bağlılık vb. temel duyguların özdeki din duygusu ile kombinasyonu neticesinde ortaya çıktığı fikridir. Bu duyguların ayırt edici yönü ise temel duygulara oranla daha derin ve daha uzun süreli hissedilmeleridir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2019 |
Submission Date | March 11, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 19 Issue: 2 |