Purpose: The aim of this study was to evaluate acute stress disorder in women experiencing a pregnancy loss. Material and Methods: The study included 170 pregnant women presenting to the Obstetrics and Gynecology Clinic in research and training hospital of Kahramanmaraş Sütçü İmam University between February 2013 and July 2013. Fiftyfour women experiencing a pregnancy loss before the 21st week of gestation (31%) were assigned into the pregnancy loss group and 116 women whose pregnancy continued without any problems (69%) were assigned into the control group. Data were collected with Posttraumatic Stress disorder Scale (PTSDS) and a questionnaire composed of questions about socio-demographic features and history of pregnancy and diseases.. Results: The mean ages of the pregnancy loss group the control group were 28.83±7.30 years and 28.87±5.87 years respectively without a significant difference (p=0.968). The mean score for PTSDS was 32.40±10.24 (min: 17 and max: 52) in all the participants, 35.83±11.51 in the pregnancy loss group and 30.81±9.21 in the control group. The women experiencing a pregnancy loss had significantly higher scores for PTSDS. Conclusion: The study revealed that symptoms of posttraumatic stress disorder increased after pregnancy losses. It is of great importance to provide social and psychological support for the couples experiencing a pregnancy loss in terms of their wellbeing. Inability to implement support mechanisms effectively in cases of increased acute stress such as pregnancy loss can predispose to progression to posttraumatic stress disorder
Amaç: Bu çalışmada gebelik kaybı yaşayan kadınların, akut stres bozukluğu durumunun değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Bu çalışmaya Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine Şubat-Temmuz 2013 tarihleri arasında başvuran gebeler alınmıştır. Başvuru sonrası gebelik kaybı (<21hafta) olan hastalar ‘gebelik kaybı yaşayan grubu’, gebeliği sağlıklı devam edenler ise ‘kontrol grubunu’ oluşturdu. Katılımcıların sosyodemografik verileri, gebelik ve hastalık öyküleri anket ile sorgulandı. Ayrıca hastalardan Travma Sonrası Stres Bozukluğu Ölçeğini (TSSBÖ) yanıtlaması istendi. Anket formunu tam dolduran 170 Araştırma Makalesi / Research Article 226 Keten ve ark. Cukurova Medical Journal hastanın 54’ü (%31) gebelik kaybı yaşayan gruptan, 116’sı (%69) ise kontrol grubundan çalışmaya dahil oldu. İstatistiksel anlamlılık p <0.05 olarak belirlendi. Bulgular: Gebelik kaybı yaşayan hastaların yaş ortalaması 28.83±7.30, kontrol grubunda ki gebelerin ise 28.87±5.87 olarak saptandı. Her iki grubun yaş ortalaması benzer idi (p=0.968). Katılımcıların TSSBÖ puanı 32.40±10.24 (min=17, max=52) olarak saptandı. Gebelik kaybı yaşayan olguların TSSBÖ puanı ortalaması 35.83±11.51, kontrol grubunun ise 30.81±9.21 olarak belirlendi. Gebelik kaybı yaşayan grubun TSSBÖ puanının, kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek olduğu tespit edildi (p=0.006). Sonuç: Çalışmamızda gebelik kaybı sonrası akut stres bozukluğu semptomlarının arttığı belirlenmiştir. Gebelik kaybı yaşayan ailelere sosyal ve psikolojik destek vermek, ailenin iyilik hali için çok önemlidir. Gebelik kaybı gibi akut stresin arttığı durumlarda destek mekanizmalarının etkili uygulanamaması bireyin post-travmatik stres bozukluğuna geçmesine önayak olacaktır
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research |
Authors | |
Publication Date | September 14, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Volume: 40 Issue: 2 |