Hastalıkların ortaya çıkması ve seyri; toplumların sosyoekonomik, kültürel yapıları üzerinde belirleyici etkilere sahiptir. Modern tıp alanındaki gelişmeler küresel boyut kazanarak hızlanıp artmakla birlikte halk kültüründe hastalıklara karşı yaklaşım, zaman içerisinde geleneksellik kazanmıştır. Laboratuvar ortamında tespiti yapılmadan ve tedavisi için kesin sonuca ulaşılmadan önce halk, hastalıklara maruz kalmaktadır. Tıp alanında çalışanlar yanında halk da kendi kültürüne, tecrübelerine göre hastalığı adlandırmakta, tarif etmekte ve geleneksel tedavi usulleriyle yenme mücadelesine girmektedir. Çeşitli hastalıklarda başvurduğu bitkisel tedavi yolları, dua etme, muska yazdırma, şifalı sulardan faydalanma, ziyaret yerleri ve ocaklara gitme gibi uygulamalar halkın kültüründe muhafaza ettiği hazır kalıplardır. Bunun yanında hastalığın tedavisi konusunda üretilen bireysel çözümler, sözlü kültür ortamında yayılarak toplumsal ölçekteki uygulamalara dönüşebilmektedir. Deneme yanılma yöntemiyle bunlar yaşatılmakta ya da faydasız olduğu sonucuna ulaşılarak terk edilmektedir. Tıp ilmindeki, ilaç sanayisindeki gelişmeler halkın tutumunda da olumlu değişikliklere neden olmaktadır. Hastalık, modern tıpla yok edilemediğinde geleneksel uygulamalar da eş zamanlı olarak sürdürülebilmektedir. Çukurova, tarih boyunca sıtma hastalığının görüldüğü bir bölge olmuştur. Yaz sıcakları, bitki örtüsü, su kaynakları, arazi yapısı gibi etmenlerle hastalık kolay ve hızlı bir şekilde yayılmıştır. Hayvancılığa bağlı konargöçer yaşamı sürdüren ve yaylacılık faaliyetleriyle yaz aylarında bölgeden uzaklaşan halk, sıtma hastalığına yakalanmaktan bir nebze de olsa kurtulmuştur. Bunun yanında tarımın gelişmesi, özellikle pamuk ve çeltik ekimleriyle yaz aylarında işçi sayısına paralel olarak sıtma hastalığı da artış göstermiştir. Bölgede sivrisineklere sebep olan bataklık ve sazlık alanları kurutmak için okaliptuslar dikilmiş, bu ağaçların dikili olduğu alanlara sıtmalık adı verilmiştir. Islah edilen bu yerler, zamanla tarım ve yerleşim alanı hâline gelmiştir. Günümüzde sıtma hastalığı kalmasa da bu hastalığa neden olan sivrisinekler yaz aylarında ortaya çıkmaya ve rahatsızlık vermeye devam etmektedir. Sıtma hastalığı olgusu hafızalarda; halk şiiri, efsane, halk hikâyesi, ağıt, fıkra, atasözü gibi halk edebiyatı ürünlerinde konu edilmekte ve böylece gelecek nesillere aktarılarak yaşamaya devam etmektedir. Makalede sıtma hastalığı, halk kültürü bakımından ele alınmış; literatür taraması ve alan araştırması yöntemleriyle Çukurova bölgesinden elde edilen veriler tasnif edilip değerlendirilmiştir. Böylece sıtma örneğinden hareketle halkın hastalıklara karşı yaklaşım ve tutumu anlaşılmaya çalışılmıştır.
-
-
-
The emergence and course of diseases have decisive effects on the socioeconomic and cultural structures of societies. Although the developments in the field of modern medicine have gained a global dimension and increased, the approach to diseases in folk culture has become traditional in time. The public is exposed to diseases before it is detected in the laboratory environment and before the definitive result is reached for its treatment. In addition to those who work in the field of medicine, the public also names and describes the disease according to their own culture and experience and struggles to overcome it with traditional treatment methods. Herbal remedies for various diseases, praying, writing amulets, benefiting from healing waters, visiting holy places and going to quarries are ready-made patterns that people preserve in their culture. In addition, individual solutions produced for the treatment of the disease can be transformed into social-scale practices by spreading in the oral culture environment. By trial and error method, they are kept alive or abandoned after reaching the conclusion that they are useless. Advances in medical science and the pharmaceutical industry also cause positive changes in the attitude of the public. When the disease cannot be eradicated with modern medicine, traditional practices can be continued simultaneously. Çukurova has been a region where malaria has been seen throughout history. The disease spread easily and quickly with factors such as summer heat, vegetation, water resources, and land structure. The people, who lead a nomadic life depending on animal husbandry and move away from the region during the summer months due to transhumance activities, have survived to a certain extent from catching malaria. In addition, with the development of agriculture, especially cotton and paddy plantings, malaria increased in parallel with the number of workers in the summer months. Eucalyptus was planted to dry the marsh and reed areas that cause mosquitoes in the region, and the areas where these trees were planted were called very malarious. These improved areas have become agricultural and residential areas over time. Although there is no malaria disease today, the mosquitoes that cause this disease continue to appear and cause discomfort in the summer months. Malaria fact is in the memories; folk poetry, legend, folk tale, lament, anecdote, proverb, etc. are the subject of folk literature products and thus continue to live by being transferred to future generations. In the article, malaria is discussed in terms of folk culture; The data obtained from Çukurova region were classified and evaluated by literature review and field research methods. Thus, it has been tried to understand the approach and attitude of the people towards the diseases based on the example of malaria.
-
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Folklore in the Türkiye Field |
Journal Section | Literature |
Authors | |
Project Number | - |
Publication Date | December 21, 2023 |
Submission Date | August 27, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |