Base on the spatial evaluation and administrative restructuring this article reveals that places have decisive effects on ethnic consciousness and group belonging. The fragmentation of ethnographic borders may create and obstacle on the overlap of ethnic consciousness and group belonging. This controversy could also prevent national unity as in the example of Inner Mongolia.
The prevention of this sociological cycle that has been going on for centuries between the nomadic groups has led to the emergence of regional administrators and administrations who do not want to endanger their own interests and therefore stay away from group conflicts. At this point, contrast between spatial loyalties and ethnic consciousness affected the political structure. As a result of this opposition, a Mongolian union could not be established against Manchu Chinese policies in the region known today as Inner Mongolia. For this reason, the regional policies of different groups prevented the Mongols from acting as a whole.
In the following period, in the face of the rising Mongolian nationalism in the region, the Manchu Chinese administration further developed these administrative structures against the Mongols. In this framework, the Mongol population was wanted to be dissolved by adding Mongolian settlements to the overpopulated Chinese administrative units. This fragmented structure prevented the Mongols from acting as a whole within the Mongolian nationalist movement in the same period. The Mongolian groups divided into different administrative structures could not act as a whole within China.
On the other hand, Japan, which followed an active policy in the region with its Greater Asia policy, followed similar policies through administrative structures. Whit in this frame work Japan established administrative units in the region. In thıs way on the one hand Japan put pressure on China, on the other hand it attained an opportunity to pursue effective policy on the Mongols.
İç Moğolistan’daki idari yapılanma siyasetleri üzerinden yapılan bu tekrardan okuma mekânsal yapıların etnik bilinç ve grup aidiyetleri üzerinde belirleyici etkisi olduğunu göstermektedir. Mekânsal bir yapı olan etnografik sınırların parçalanması etnik bilinç ve grup aidiyetinin örtüşmesi üzerinde bir engel oluşturabildiği gibi bu karşıtlık İç Moğolistan örneğinde olduğu gibi millî bütünleşmenin de önüne geçebilmektedir. Araştırmalar Mançuların da içerisine dahil olduğu geleneksel Çin politikasının kuzey sınırlarının güvenliğinin bu bölgedeki konar göçer grupların sosyolojik dinamiklerini bozmak üzerine kurulu olduğunu göstermektedir. Konar göçer gruplar arasındaki çatışmalar üzerine kurulu olan bu dinamik yapı güçlü liderlerin çıkıp büyük siyasi birliklerin kurulmasına yol vermektedir. Bu noktada bölgede uygulanan idari yapılanma siyasetleri bu sosyolojik yapının önüne geçilmesi için kullanılan araçlardan bir olmuştur. Konar göçer gruplar arasında yüzyıllardır süren bu sosyolojik döngünün önüne geçilmesi beraberinde kendi çıkarlarını tehlikeye atmak istemeyen bu yüzden de gruplar arasındaki çatışmalardan uzak duran bölgesel yöneticilerin ve yönetimlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu noktada mekânsal bağlılıklar ve etnik bilinç düzeyindeki karşıtlıklar siyasi yapı üzerinde kendisini hissettirmiştir. Bu karşıtlık sonucunda bugün İç Moğolistan olarak bilinen bölgede Mançu Çin politikaları karşısında bir Moğol birliği kurulamamış, farklı grupların kendi bölgesel politikaları Moğolların bir bütün olarak hareket etmelerinin önüne geçmiştir.
İlerleyen dönemde ise bölgede yükselen Moğol milliyetçiliği karşısında Mançu Çin idaresi bu idari yapıları Moğolların aleyhlerine olacak şekilde daha da geliştirmiştir. Bu çerçevede kurulan nüfusça kalabalık Çinli idari birimler içerisine Moğol yerleşim birimlerinin eklenmesi sureti ile Moğol nüfus zayıflatılmak istenmiştir. Bu parçalı yapılanma aynı dönem içerisinde Moğol milliyetçi hareket içerinde de Moğolların bir bütün olarak hareket etmelerine engel olmuştur. Farklı idari yapılara bölünmüş Moğol gruplar Çin içerisinde bir bütün olarak hareket edememişlerdir.
Diğer taraftan Büyük Asya politikası ile bölgede etkin bir politika izleyen Japonya ise idari yapılar üzerinden benzer politikalar izlemiştir. Böylelikle bir yandan Çin üzerinde baskı kurarken aynı zamanda da Moğollar üzerinde de etkin bir siyaset izleme olanağı bulmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | History |
Authors | |
Publication Date | June 20, 2023 |
Submission Date | January 25, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 8 Issue: 1 |