İslam'ın ilk dönemlerinden itibaren hadis ravilerinin isnad zincirinin gerekliliğine dair pek çok yorum yapılmıştır. bu tespitlerden biri de Tabiun döneminin önde gelen alimlerinden olan İbn Sirin'e aittir. O, isnadın tarihi ve uygulama alanı ile ilgili de önemli bir tespitte bulunmuştur. Onun bu tespiti ilk dönemlerden itibaren kaleme alınana bazı eserlerde bazı farklılıklarla yer almaktadır. onun şöyle dediği söylenebilir: "Önceleri isnaddan sormazlardı; ne zaman ki fitne ortaya çıktı, ravilerin kimler olduğu sorulmaya başlandı. Raviler ehl-i sünnet olurlarsa hadisleri alınıyor, ehl-i bidat olursa hadisleri alınmıyordu." İbn Sirin ve çağdaşı alimler, kendi döneminde ağırlıklı olarak fırkaların hadis uydurma faaliyeti içinde olduklarını bildiklerinden önlemlerini de buna göre almışlardır.
There have been several commentaries over the chain of accounts of hadiths reporters and their history since the early days of Islam. One of the most important commentaries comes from one of the distinguished scholars of Tabiun, the followers of Mohammed, Ibn Sirin (d. 718). The reason why we regard his commentaries as important is that his commentaries include the process which led to the implementation of isnad and also some comments which include history and practical fields ofisnad. He is said to have commented: "People did not use to ask about isnad in the beginning. They began to ask about isnad after some fractions had emerged. They trusted the isnads transferred by ehl-i sunnah and did not count on the ones by ehl-i bidat." Ibn Sirin most probably meant those who did not belong to religious fractions which appeared in that era by mentioning ehl-i sunnah, neither did he imply those who were involved in those fractions by uttering the name, ehl-i bidat
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2006 |
Published in Issue | Year 2006 Volume: 8 Issue: 24 |