Gravestones and inscription stones, which are among the oldest indicators of the phenomenon of death engraved in the public memory with images and rituals, are the ancient interpreters of the consciousness of death, which is the redemption of human beings as conscious beings. The phenomenon of death or dying, which was domesticated through a natural spirituality in antiquity, and a monotheistic religiosity in the Middle Ages, loses its spirituality by becoming profaned in the hands of consumer culture and is brutalized today in terms of lifestyle by being cut off from existence in positivist paradigm in epistemological terms. The study deals with the secular perception of death and the individual and social crises caused by this perception in the context of tradition and modernity. The purpose of the study is to draw attention to the spread of natural and materialist assumptions in the perception of death and the strengthening of the profane elements in mourning ceremonies and to make sense of the traces left by this process in the individual and society. It is seen in the study that the efforts to cover up and intimidate the deceased and the subject of loss bring existential crises, alienation, and violence against oneself or others. On the other hand, it is also understood that it is not a coincidence that the traces of the culture of reconciliation built between death and life by the traditional perception of death in the countryside as an alternative perception faced. The study has been conducted with the document analysis design method, which is a qualitative research type. The approaches to the phenomenon of death have been subjected to a chronological literature reading in the study, and the diagnoses of the 21st century attitudes of the death perception, which were reached by going back to early days, were tested in historical and semiotics terms with the films Making Ships from Watermelon Shell (2004) and Shattered (2021), which were chosen to represent two different paradigms as documentary data. The study is important in that it examined the changing perception of death and the culture of mourning in detail and created a current topography and contributes to the studies of the sociology of death, which is still a fresh field.
Toplum belleğine imge ve ritüellerle kazınan ölüm olgusunun en yaşlı göstergelerinden olan mezar ve kitabe taşları, insanın şuurlu bir varlık olmasının kefareti olan ölme bilincinin kadim tercümanlarıdır. Antik Çağ’da natürel bir tinsellik, Orta Çağ’da monoteist bir dinsellik üzerinden evcilleştirilen ölüm olgusu ve ölme olayı; bugün için epistemolojik açıdan pozitivist paradigmanın, yaşam tarzı bakımından tüketim kültürünün elinde profanlaşarak tinselliğini yitirmekte, varoluştan koparılarak vahşileştirilmektedir. Çalışmamız, seküler ölüm algısını ve bu algının neden olduğu bireysel ve toplumsal krizleri gelenek ve modernite bağlamında ele almaktadır. Çalışmamızın amacı, ölüm algısındaki natüralist ve materyalist kabullerin yaygınlaşmasına ve yas seremonilerinde gözlemlenen profan unsurların güçlenmesine dikkat çekmek ve bu sürecin birey ve toplumda bıraktığı izleri anlamlandırmaktır. Nitekim çalışmamızda, öleni ve kayba uğrayan özneyi örtbas etme ve sindirme çabalarının varoluşsal krizlere, yabancılaşmaya ve kendisine veya ötekine yönelen şiddete yol açtığı görülmektedir. Öte yandan alternatif bir algı olarak taşraya konumlanan geleneksel ölüm algısının ölüm ile yaşam arasında inşa ettiği uzlaşı kültürünün izlerine rastlanılmasının tesadüf olmadığı anlaşılmaktadır. Çalışmamız nitel bir araştırma türü olan doküman analizi deseni yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmamızda ölüm olgusuna yönelik yaklaşımlar, kronolojik bir akışla literatür okumasına tabi tutulmuş; ölüm algısının 21. yüzyıla özgü tutumlarının çocukluğuna inilerek varılan teşhisler, dokümanter veri olarak iki farklı paradigmayı temsilen seçilmiş Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (2004) ve Paramparça (2021) filmlerinin tarihsel göstergebilimsel ve sosyolojik çözümlemeleriyle sınanmıştır. Çalışmamız, günümüzde değişen ölüm algısı ve yas kültürünü derinlemesine irdeleyerek güncel bir topografya çıkarması ve henüz genç bir alan olan ölüm sosyolojisi çalışmalarına katkıda bulunmasıyla önem arz etmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 26 Issue: 64 |