The Qur'an, distinguished by its unique language and style, has been a subject of various studies since the early centuries of the Islamic calendar. Particularly, works have been authored since the period of systematization in tafsir to determine ambiguous issues and pronouns whose references are unclear. These ambiguities emerged as a special field of interest from the development of the science of tafsir to the period of its systematization, gaining increasing attention over time. However, for more reliable results in this area, it is essential to consider contextual reading methods alongside classical methodologies and sources. The issue of determining the referent of ambiguous pronouns in Qur'anic sciences can also be approached within this framework. The subject of our study includes the ambiguity found in the pronouns of Surah Al-Baqarah, verse 146, and Surah Al-An'am, verse 20, which serve as examples in this regard. The part of these verses relevant to our research mentions the same expressions. The ambiguity in these verses concerns what exactly is known in the same way as those who were given the scripture recognize their own sons. The phrase "they know it very well" contains a pronoun whose specific reference has led to different interpretations among exegetes. The study not only classifies the exegetical opinions regarding the reference point (marji') of the pronouns but also explores the possibility that the phrases in question in Surahs Al-Baqarah and Al-An'am could convey the same meaning, as both verses contain the same expressions. Therefore, the article does not merely group and present the exegetical opinions on the pronouns' referents but also examines the reasons for these preferences. The views found in tafsir literature are listed, considering the historical chronology of the exegetes. In this way, the study investigates whether there are chronological shifts or changes in preferences concerning the meaning of the pronouns across different periods of tafsir history. Furthermore, the study demonstrates, with examples, the role of contextual information in determining the attribution of pronouns or justifying the differing opinions that create these disputes. Thus, the study clearly illustrates the function of contextual knowledge in understanding the Qur'an in general and in identifying the referents of pronouns in particular.
Kur’an-ı Kerim, dili ve üslubu açısından diğer kitaplardan farklı bir özelliğe sahip olması münasebetiyle hicrî ilk asırdan itibaren çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Özellikle kime veya neye delalet ettiği belirsiz olan müphem hususların ve zamirlerin tayininde tefsirin sistemleşme döneminden itibaren eserler telif edilmiştir. Söz konusu belirsizlikler, tefsir ilminin gelişim sürecinden sistemleşme dönemine kadar özel bir ilgi alanı olarak ortaya çıkmış ve tarihi süreç içerisinde artan bir ilgi görmüştür. Ancak, bu alandaki araştırmaların daha sağlıklı sonuçlar verebilmesi için klasik yöntem ve kaynakların yanında bağlamsal bilgiyi dikkate alan yöntemler ve okumalar da gereklidir. Kur’an ilimlerinde müphem hususların konusu olan zamirlerin mercii sorunu da bu çerçevede ele alınabilir. Araştırmamızın konusunu oluşturan Bakara sûresinin 146. ayeti ve En‘âm sûresinin 20. ayetinde bulunan zamirlerdeki belirsizlik bu konudaki örnekler arasında sayılabilir. Her iki ayetin de bizim araştırmamıza konu olan kısmı, aynı ifadelerle zikredilmektedir. Bu ayetlerdeki müphemlik, Ehl-i kitabın kendi evlatlarını bildikleri gibi aynı şekilde tanıyıp bildikleri şeyin belirsizliğidir. Mealen “Onu çok iyi bilmektedirler” ifadesinde geçen zamirin tam olarak neye atıfta bulunduğu konusunda müfessirler arasında farklı görüşler ve gerekçelendirmeler ortaya çıkmıştır. Bu görüşlerin ve yorumların dayanakları, tefsir geleneğinde bir taraftan müphemlik kültürünün mümkün kıldığı anlam zenginliğine katkıda bulunurken, diğer taraftan tercih zorluğunu ortaya çıkaran ikilemlere neden olmuştur. Çalışmada, müfessirlerin zamirlerin referans noktasına dair görüşleri sadece sınıflandırılmakla yetinilmemiş, aynı zamanda Bakara ve En‘âm sûrelerinde geçen söz konusu ifadelerin aynı manaya gelme imkanı tartışılmıştır. Zira zikredilen zamirlerin içerisinde bulunduğu her iki ayet de aynı ifadelerden oluşmaktadır. Lafzî müteşâbih olarak adlandırılan bu durum, zamirlerin de aynı mercii karşılayabileceği ihtimalini barındırmaktadır. Bu yüzden makalede müfessirlerin görüşleri tercihlerin gerekçeleri bakımından da incelenmektedir. Aynı şekilde tefsir kitâbiyatında var olan bu görüşler, müfessirlerin kronolojisi dikkate alınarak liste halinde sunulmuştur. Bu sayede zamirlerin anlamına dair tercihlerde tefsir tarihinin farklı dönemlerinde kronolojik değişimlerin var olup olmadığı ortaya konulmuştur. Ayrıca zamirlerin isnadının belirlenmesinde ya da ihtilafları oluşturan görüşlerin gerekçelendirilmesinde bağlamsal bilgilerin nasıl bir rol oynadığı da örneklerle ele alınmaktadır. Bu sayede çalışmada genelde Kur’an’ı anlamada daha özelde ise zamirlerin isnadının tespitinde bağlam bilgisinin fonksiyonu somut bir şekilde görülebilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Tafsir |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 20, 2024 |
Submission Date | July 19, 2024 |
Acceptance Date | September 6, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 67 |