The Tanakh dates the history of Judaism back to the ancestors of Israel (patriarchs), however undoubtedly the most important figure of this religion is Moses.
He freed the people of Israel from slavery in Egypt and brought them to the Promised Land. After Moses received divine revelation in Sinai, he wrote "Book of the Law" (Torah). This text, which contains only what Moses wrote, is found in the Temple centuries after it was lost (7th century BCE.). From that day on, Jewish religious thought and practice began to take shape with this Torah. After the Babylonian Exile, Ezra prepares a new text by adding some ancient religious traditions to the Torah and presents it as "Moses' Torah". The Torah, whose scope has expanded with the addition of the Ketuvim and Neviim, turns into a new collection called Tanakh. According to Rabbinic Judaism, which emerged after the destruction of the Temple, Moses’ revelation in Sinai included not only the Written Torah, but also the Oral Torah, which has been its interpretation. While the Written Torah was fixed and unchanging, the Oral Torah has continued to evolve with its dynamic structure (Mishnah, Gemara and a combination of the two Talmud). Dual Torah rhetoric gave Jewish clergy the opportunity to revise divine laws according to changing circumstances. In this article, first of all, the semantic framework of the concept of Torah was revealed, then the formation process of the Oral Torah and its relationship with the Written Torah were discussed.
Tanah, Yahudiliğin tarihini İsrail atalarına (patriyarklar) kadar geri götürse de bu dinin en önemli figürü kuşkusuz Musa’dır. Musa, İsrail halkını Mısır’daki kölelikten kurtarıp onları Vaad Edilmiş Topraklara kadar getirmiştir. Sina’da ilahi vahye muhatap olduktan sonra da “Şeriat Kitabı”nı (Tora) yazmıştır. Sadece Musa’ya indirilenlerin yazıldığı bu metin, kaybolduktan yüzyıllar sonra (M.Ö. VII. yüzyılda) Mabed’de bulunur. O günden sonra Yahudi dini düşünce ve pratiği Tora ile şekillenmeye başlar. Babil Sürgününden sonra Ezra, Tora’ya bazı antik dinsel gelenekler de ekleyerek yeni bir metin hazırlar ve bunu “Musa’nın Tora’sı” olarak takdim eder. Ketuvim ve Neviim kitaplarının eklenmesiyle birlikte kapsamıgenişleyen Tora, Tanah adı verilen yeni bir koleksiyona dönüşür. II. Mabed’in yıkılmasından sonra ortaya çıkan Rabbani Yahudiliğe göre ise Musa’nın Sina’daki vahyi sadece Yazılı Tora’yı değil, onun tefsiri mahiyetindeki Sözlü Tora’yı da kapsamaktaydı. İlahi otorite açısından eşit olan bu iki literatürden yazılı olan sabit ve değişmezken, Sözlü Tora dinamik yapısıyla gelişmeye (Mişna, Gemara ve ikisinin birleşimi Talmud) devam etmiştir. İkili Tora retoriği, Yahudi din adamlarına değişen şartlara göre ilahi yasaları revize etme imkânı sağlamıştır. Bu çalışmada öncelikle Tora kavramının anlamsal çerçevesi ortaya konulmuş, ardından Sözlü Tora'nın oluşum süreci ve Yazılı Tora ile olan ilişkisi ele alınmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Studies in Eastern Religious Traditions |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 20, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 5 |
Danisname is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International (CC BY-NC 4.0) License.