In this paper, two ethical theories are discussed: Spinozistic ethics and evolutionary ethics. The reason for evaluating these theories is because both of them start with the very same question: “what is good?” and they both underlie the importance of the benefits of morality. According to Spinoza’s conatus doctrine, people called the thing as good which are good for their power to survive (conatus). While he points out the personal conatus, he also supports that living in a society is best for their personal conatus. For evolutionary ethics, social norms like morals are the result of living in a society. Moral judgments are crucial for cooperation and thus survival. With the light of these two ethical theories, in this paper, it will be argued that the main purpose of moral traits was to increase the collaboration and survival of the society and so to provide a more livable surrounding for the individuals. Therefore, today’s multicultural societies the best thing for us to do is to capture the essence of the reason why we need morality in the first place. This will help us to create a more collaborative society.
Bu makalede ahlakın kaynağına dair sorgulamalarda bulunan iki yaklaşım ele alınmaktadır. Bu yaklaşımlardan ilki felsefe tarihinde rasyonalizm akımının bir temsilcisi olarak bilinen Spinoza’nın yaklaşımı, ikincisi ise evrimin ahlakın kökeniyle ilgili getirmiş olduğu yaklaşımdır. Bu iki yaklaşım da ahlakın ortaya çıkışında insan rolüne vurgu yapmaktadırlar. Her ne kadar felsefe tarihinde ahlakın insan ihtiyaçlarıyla ilişkili olarak doğduğunu öne süren daha pek çok görüş bulunsa da, bu yazıda özellikle bu iki yaklaşımın seçilmesi tartışmanın sıhhati nedeniyledir. Spinoza’nın ahlak ile ilgili görüşleri onun ‘conatus’ doktrini ile yakından ilişkilidir. Buna göre ahlaki yargılarımız temelde varlığımızı devam ettirme isteğiyle açıklanmıştır. Spinoza’ya göre bir şey varlığımı devam ettirmeme katkı sağlıyorsa ‘iyi’ olarak adlandırılmıştır. Evrimsel ahlak anlayışında ise hayatta kalmak için ahlaki yargıların önemli olduğu vurgusu yapılmaktadır. Bu iki yaklaşım ile ilgili belirtilmesi gereken en kritik hususlardan biri, ikisi de ahlakı reddetmemektedir. Yalnızca ahlakın çıkış noktalarıyla ilgili açıklamalar getirme gayretinde olan bu yaklaşımların temel farkı ise Spinoza’nın görüşü ahlakın daha çok bireysel yönüne vurgu yaparken, evrimsel ahlak görüşü toplumsal yönüne dikkat çekmektedir. Buna göre Spinoza ahlaki yargıların oluşmasında bireysel çıkar ve faydaların öncelikli rol oynadığını öner sürmektedir. Ancak evrimsel ahlak görüşü ise bir toplumun çıkar ve faydalarının birincil rolü üstlendiğini savunmaktadır. Ahlakın kaynağına dair getirdikleri bu açıklamalar doğrultusunda, bu yazının ana gayesi öncelikle bu iki yaklaşımın temel dayanak noktalarını ve argümanlarını açıklamaktır. Buradan hareketler ahlaki yargıların ilk çıkış noktaları ve nedenleri tartışılacaktır. Ahlakın çıkış nedenlerini hatırlamak bugün çok kültürlü toplumlardaki farklılıklar dolayısıyla yaşanan sorunlara bir çözüm üretmede ve daha beraberlik içinde yaşayan bir toplum oluşmasına katkı sunacaktır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Islamic Studies (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 20, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 1 |
Danisname is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International (CC BY-NC 4.0) License.