Biyoetik alanı çözümsüz tartışmalarla karakterizedir. Bu durum metod farklılıkları kadar temel ahlâkî yaklaşımların da farklı
olmasından kaynaklanır. Biyoetiğin politika geliştirmekteki ve ahlâkî hakikatın aranmasındaki rolleri sorgulanmaktadır.
MacIntyre modern toplumdaki ahlâk çatışmalarını eşölçülmezlik kavramıyla açıklamaktadır. Buna göre somut bir ahlâk, bir
geleneği ve bir topluluğu gerektirir. Kültürler bireyci veya toplulukçu olmak bakımından birbirinden ayrılmaktadır. Bireyciliği
ve özerkliği temel alan yaklaşım tarihin ve kültürlerin ötesinde bir evrenselliği temsil etmez. Bu yaklaşım çelişen
paradigmalardan biridir ve diğerlerine karşı tarafsız bir zemin sağlamaz. Evrensel şekilde kabul edilebilir bir ahlâk teorisi
bulunmamaktadır. Belirli bir ahlâk teorisini temsil eden biyoetik yaklaşımları ve çok-kültürlü bir ortamda iletişime yardımcı
olan biyoetik yaklaşımları birbirinden ayrılmalıdır. Farklı kültürlerden insanların birlikte yaşamasına yardımcı olabilmek için
biyoetiğin ahlâk felsefesi yanında sosyal bilimler ve ilahiyat gibi farklı kaynaklardan da faydalanmaya ve disiplin ve metod
sınırlarıyla kısıtlı olmayan esnek bir yaklaşıma ihtiyacı bulunmaktadır.
Interminable debates are characteristic for the bioethics field. The reason for this situation comes from the different moral
approaches, besides just the methodological differences. The bioethics field is being questioned about its roles about policy
making and research for moral truth. MacIntyre explains moral conflicts of modern society with the incommensurability
concept. According this, a tradition and a community is necessary for a concrete morality. Cultures differ from each other, such
as being individualistic or collectivistic. An approach based on individualism and autonomy does not represent a universality
beyond history and cultures. This approach is one of conflicting paradigms, and it does not provide an impartial ground against
others. A universally acceptable moral theory does not exist. Bioethical approaches representing particular moral theories and
bioethical approaches supporting communication in multi-cultural settings must be distinguished. Bioethics has a need for
using various sources, such as social sciences and theology, besides moral philosophy, and a flexible approach that is not
limited with discipline and method boundaries, to help people from different cultures live together.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Thematic Articles |
Authors | |
Publication Date | December 6, 2018 |
Submission Date | October 7, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 29 Issue: 2 |