Hanefî mezhebinin nikâh hukukundaki klasik denklik öğretisine göre erkeğin evleneceği kadına belli unsurlarda denk olması gerekir. Kişinin kendisinin ve atalarının geçmişinde kölelik ve gayrimüslimlik gibi hususların bulunmaması da bu denklik unsurları arasında yer alır. Dolayısıyla bu ve diğer denklik unsurlarını taşımayan bir erkek bunları taşıyan bir kadına denk görülmediği için ikisi arasında gerçekleşen evlilik, bazı koşullarda bâtıl (geçersiz) kabul edilirken, bazı durumlarda da lâzım (bağlayıcı) görülmez. 8./14. yüzyılın ikinci yarısında Bahrî/Türk Memlükler döneminde üst düzey rütbeli bir Memlük emiri ile (Emir Beştek) sultanının kız kardeşi ya da kızı (Hond Sâre) arasında gerçekleşen bir evliliğin geçerliliği Hanefi mezhebine ait bu denklik öğretisi temelinde tartışılmıştır. Kimliği bilinmeyen bazı fıkıhçılar tarafından söz konusu evliliğin Hanefi mezhebine göre geçersiz olduğu ileri sürülürken, dönemin Mısır Hanefi Kâdılkudâtı Siraceddin el-Hindî konuyla ilgili bir risale kaleme alarak (Risâle fî mesʾeleti’l-kefâʾeh) bu evliliğin geçerliliğini savunmuştur. Hindî’nin fıkıh usûlü ilkelerinden ve fıkhî tahrîc yönteminden faydalanarak ortaya koyduğu bu savunu, Hanefi mezhebinin kurucu denklik öğretisinin, Memlüklerin hakimiyetiyle birlikte bölgede değişen siyasi ve sosyal yapıyı dikkate alan yenilikçi bir yorumunu da içermektedir.
Memlükler denklik/kefâet evlilik/nikâh Sultan el-Melikü’l-Eşref II. Şaban b. Hüseyin Emir Beştek Hond Sâre Hanefi Mezhebi Sirâceddin el-Hindî
yok
yok
Makaleyi okuyup kıymetli tashih ve önerilerde bulunan Dr. Orhan Ençakar’a, İngilizce özetleri kontrol edip düzelten Şaban Kütük’e, Hindî’nin risalesinin Princeton (1838Y) nüshasını fotoğraflayıp bana ileten Ömer Faruk İlgezdi’ye ve kendisine ulaşmamda yardımcı olan İbrahim Köse’ye çok teşekkür ediyorum.
According to the classical doctrine of Ḥanafī madhhab of equivalency in marriage law, a man must be equal to the woman he will marry concerning certain elements, which include the absence of slavery and non-Muslims in the past of the person and his ancestors. Therefore, a man who lacks these and other elements of equivalence is considered unequal to a woman who possesses such elements, such that marriage between the two is considered void (bāṭil) under certain circumstances and not binding (lāzim) in others. In the second half of the 8th/14th century, during the Bahrī/ Turk Mamluks period, scholars discussed the validity of a marriage between a high-ranking Mamluk amīr (Amīr Bashtak) and a sister or daughter of the Sultan (Khond Sarah) on the basis of the abovementioned Ḥanafī doctrine of equivalence. Although several unknown jurists argue that the marriage in question is invalid according to the Ḥanafī madhhab, Siraj alDīn al-Hindī, an Egyptian Ḥanafī qāḍī al-quḍāt (chief qāḍī) of the period, wrote a treatise on the subject (Risāla fī masʼalat al-kafāʼah) and defended the validity of the marriage. Hindī’s argument, which used the principles of uṣūl al-fiqh and the method of al‑takhrîj al-fiqhī (legal derivation), included an innovative interpretation of the foundational doctrine of equivalence of the Ḥanafī madhhab that considered the changing political and social structures in the region after the Mamluks’ rule.
Mamluks equivalency marriage Sultan al-Malik al-Ashraf II Shaʿbān ibn Husayn Amīr Bashtak Khond Sarah Ḥanafī Madhhab Sirāj al-Dīn al-Hindī
yok
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Project Number | yok |
Publication Date | June 7, 2024 |
Submission Date | August 14, 2023 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 35 Issue: 1 |