After the attacks of September 11th on the World Trade Center and The Pentagon
in the United States of America the perception of Islam in Germany has deteriorated.
However these attacks and the global Islamic terror alone can’t explain the cause
of the negative perception of Islam in Germany. The anti-Islam wave that increased after
the attacks of September 11th in Europe can be explained with an Islamophobia which
appears in time of crises. Islam was perceived in Germany for several centuries as the
“other”. Nowadays the perception of the “other” is charged by a very negative image of
Islam and Muslims. The negative image of the “other” helps Germany to strengthen the
German and European identity against an “other” which was lost with the collapse of the
Soviet Union and the end of the Cold War.
In the sixteenth century the understanding of the “other” was used in order to legitimate
and to ensure the pontifical policy and the perpetuity of the feudal system. Orientalism
occurred in the age of Enlightenment and caused a change in the understanding
of Islam from the political to the cultural area. The “other” is defined as closeness to
progress, backwardness and dependence. In this regard the “other” was established inferior
in the cultural hierarchy.
Despite centuries after the Orientalist point of view have passed, the islamophobic clichés
and patterns show an astonishing continuity in Germany. Especially the news, commentaries
and caricatures in the German press are assigned by Orientalist approaches.
The increased Islam antagonism is a need that occurred in the stream of the End of the
Cold War, which strengthen the German and European identity by an antagonistic pole
presented by Warsaw Pact under the aegis of the Soviet Union. After the dissolution of
the Soviet Union the invention of a new “other” was a political necessity. Under these
circumstances the approach to Islam in Germany relates to a rather abstract perception
of Islam, than to the concrete life of Muslims in Germany. As a result of this fact, the Islam
perception in Germany refers to an abstract perception in a far region. However, the
critical approach in the article should evaluate the Islam perception propagandised by
the German press with the norms that conform to the high democratic level of Germany.
Neither the mentioned Islam perceptions are unchangeable, nor are civil movements
closed for an improvement. It is not to abnegate, that in countries with Islamic identity
arbitrary and authoritarian practices are far from to be exceptions. Not only religious minorities,
but also the members of dominant religious communities suffer from repressive
political practices. In this regard the situation of Muslims in Germany is far to compare
not only to the minorities but also to all the inhabitants in Muslim States. Consequently
the critic on the German press related to the Islam perception, must be considered under
this circumstances. However Islam perception in the German press is not cause-oriented
regarding the problems in the Muslim countries and regions. Moreover it presumes the
Islamic countries as unchangeable and the violence essential to the religion Islam. Concerning
these matters the Islam debates in the German press is not only unfruitful, but
also dangerous four a peaceful coexistence in a pluralistic country.
11 Eylül 2001 olaylarından sonra Almanya'daki İslam algısında belirgin olumsuz değişimler gözlenmektedir. Fakat Almanya'nın olumsuz İslam algısının sebebi olarak son dönemlerde gündeme gelen "küresel İslamcı terör" yeterli bir açıklama getiriyor olmaktan son derece uzaktır. 11 Eylül olaylarının akabinde tüm Avrupa'da ortaya çıkan İslam karşıtı dalgayı 11 Eylül öncesinde de var olan İslamofobinin kriz dönemlerinde etkinliğinin artmasıyla açıklayabiliriz. Almanya'da yüzyıllar öncesinden bugüne süzülegelen İslam algısı kendisini öteki olarak addedilen İslam'ın olumsuzlanması yoluyla ifade etmektedir. Ötekinin olumsuzlanması ise Almanlık ya da Avrupalılık kimliğinin pekiştirilmesinin aracı olmaktadır.Öteki algısı önceleri feodal sistemin kendini meşrulaştırmak ve devamını sağlamak için siyasi olarak başvurduğu yöntemdi. Aydınlanma dönemi ile birlikte ortaya çıkan oryantalizm akımıyla birlikte öteki algısı kültürel bir şekil almıştır. Öteki olarak tanımlanan İslam toplumları, gelişime kapalılık, tekrardan ibaretlik, geri kalmışlık ve ortaya çıkan koloniyalizm sonucu Batı ülkelerine olan bağımlılıkla özdeş algılanmış ve İslam kültürü buna mukabil kurulan kültürel hiyerarşide alt basamağa ait görülmüştür.Aradan geçen uzun zamana karşın Batı'nın ötekisi olan İslam'ın Almanya'daki algısında oryantalist şablonların sürekliliği göze çarpmaktadır. Özellikle yazılı basındaki İslam ile ilgili haber, yorum ve karikatürlere bahsi geçen oryantalist yaklaşımlar damgasını vurmaktadır. Yükselmekte olan İslam karşıtlığı, Soğuk Savaşın sona ermesi ile birlikte kurgulanan kendilik kimliğinin kendi karşı kutbunu kaybetmesinden dolayı bir nevi ihtiyaç haline gelmiş, komünizmden sonra yeni bir öteki icadı gerekli görülmüştür. Bu sebeple Almanya'daki olumsuz İslam algısı ülkede yaşayan Müslümanların somut gerçekliğinden çok, soyut düzeyde ve uzaktaki bir coğrafyaya yönelik bir üst anlatı olarak değerlendirilmelidir.Yukarıda, İslam'ın Almanya'daki algılanışı ile ilgili çizilen tablonun, demokratik seviyesi çok yüksek bir ülkenin ölçütleriyle değerlendirilmesi gerekir. Bahsedilen İslam algısı, ne değişmezliğe yazgılıdır ne de söz konusu olumsuz imajı olumlu bir yöne çevirmek için sivil bir girişimin önü kapalıdır. Müslüman kimliğe sahip ülkelerde keyfi ve otoriter uygulamalar gündelik hayata ait tezahürler olduğu gibi bu ülkelerdeki dinsel azınlıklar bir yana bizzat egemen mezhebe mensup olanlar için dahi Almanya'da yaşayan Müslümanların sahip olduğu haklar son derece arzu edilir haklardır. Düşünce, ifade, inanç ve ibadet özgürlüğünün güvence altında olduğu Almanya'da İslam algısına getirilen eleştirinin ideal demokrasi kıstaslarıyla gerçekleştirildiği gözden uzak tutulmamalıdır.
Other ID | JA39ZJ48AF |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2008 |
Published in Issue | Year 2008 Volume: 6 Issue: 15 |