Bilindiği üzere, Türk kamu yönetimi, yaklaşık son 10 yıllık dönemde kapsamlı bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Bu süreç, siyaset-yönetim ayrımı çerçevesinde temsili demokrasinin krizine işaret etmektedir. Bu krizin, ülkemiz siyasetine yansıyan boyutları başkanlık rejimi tartışmalarına kadar uzanmaktadır. Meselenin bu boyutuyla, bürokrasinin uğraşı alanına girmediği açıktır. Ancak, ne yazık ki, bürokrasi, meseleyi temel noktasından kalkarak ele almak yerine, bir pozisyon alma ya da pozisyon vermeme tartışmasına kadar düşürmüş durumdadır. Durum tam da burada, bir zenci-beyaz ikilemine denk düşmektedir. İç denetim birimlerinin oluşturulmasında izlenen yöntemin de katkısıyla, durum; kimi kurumda yıllar öncesine dayanan anlamsız bir güç çekişmesi, kimi kurumda daha iyi koşullarda emeklilik haklarına ulaşmanın verdiği rehavet, kimi kurumda kadrolaşma çabaları şeklinde yürümekteyken, yapılması gereken bir şeyler olduğu açıktır. İlk olarak, mesele bir karşıtlık ilişkisi içinde bürokratik bir fantezi şekline dönüştürülmekten kurtarılmalı ve geleneksel kazanımlarla bunun eksiklikleri tespit edilerek acilen sağlıklı bir karar verilmesi gerekmektedir.
Diğer ID | JA47TB57PD |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 6 |
TR Dizin'de yer alan Denetişim dergisi yayımladığı çalışmalarla; alanındaki profesyoneller, akademisyenler ve düzenleyiciler arasında etkili bir iletişim ağı kurarak, etkin bir denetim ve yönetim sistemine ulaşma yolculuğunda önemli mesafelerin kat edilmesine katkı sağlamaktadır.