Bir ekoloji düşünürü, Romantik nesir yazarı, dağcı, çevreci ve kendinde farklı kimlikler barındıran bir şahsiyet olan John Muir, bugün öncelikle Yosemite Vadisi’ne beslediği coşkun sevgi, Yosemite Ulusal Parkı ile ünlü Sierra Klübü’nün kurulması yönünde sarf ettiği yoğun çaba ve bunun yanı sıra çok kıymet verdiği Hetch Hetchy Vadisi’ne yapılmak istenen baraj projesine karşı yürüttüğü mücadele ile anılmaktadır. Muir, gezginler ve yürüyüşçülere yönelik olarak kaleme aldığı The Yosemite (1912) adlı rehber kitapta, en sevdiği doğal çevre olan vadinin yabani manzarasındaki yüceliğin unsurları üzerine, Romantik bir güzelleme biçemine sahip bir anlatı oluşturur. Akarsular, şelaleler, kaya oluşumları, dağ buzulları ve bitki örtüsü gibi Yosemite Vadisi’nin kendine has özelliklerini betimleyip sınıflandırırken, Muir aynı zamanda bu doğa parçasına damga vuran ilahi uyuma duyduğu derin saygıdan dolayı doğayı yüceltir. Ne var ki Muir’un bu yaklaşımı ve kullandığı eğretilemeli ifadeler aslında onun on sekizinci yüzyıl estetik felsefesinin merkezinde yer alan ‘güzel’ ve ‘yüce’ kavramları arasındaki klasik karşıtlığı zayıflattığını göstermektedir. Bu nedenle, Immanuel Kant’ın ‘yüce’ kavramına yönelik transandantal sorgulamalarını temele alan bu çalışma, Muir’un doğadaki ‘yüce’yi ‘güzel’in ardına gizleme tarzını aydınlatmayı ve doğanın yüceliğini neoPlatonik/Hristiyanca bir anlayışla kavrama doğrultusunda güzel-yüce ikili karşıtlığını geçersiz kılma biçimini incelemeyi amaçlamaktadır
An ecological thinker, Romantic prose writer, mountaineer, conservationist, and a man of diverse personas, John Muir is first and foremost remembered for his ardent love of the Yosemite Valley, his vigorous attempts at establishing Yosemite National Park and founding the renowned Sierra Club, and finally for his battle against damming the most precious Hetch Hetchy Valley. In the guidebook he wrote for travellers and walkers, The Yosemite (1912), Muir fashions a narrative in the mode of a Romantic ode on the sublime features of the wild scenery in his most beloved natural surrounding. While rigorously describing and cataloguing the diverse peculiarities of the Valley, such as the streams, waterfalls, rock formations, glaciers and the flora, he at the same time glorifies nature out of a profound reverence for the divine harmony which marks the landscape. However, his particular approach and use of metaphors demonstrate that he undermines the classical opposition between ‘the beautiful’ and ‘the sublime’ that lies at the core of the aesthetic philosophy of the eighteenth century. Hence, mainly informed by Immanuel Kant’s transcendental inquiries of the concept of the sublime, this paper aims to highlight Muir’s style of hiding the natural sublime beneath the beautiful and to analyze his way of invalidating the binary towards a neo-Platonic/Christian notion of natural sublimity
Other ID | JA24AP39KH |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2017 |
Submission Date | June 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 4 Issue: 1 |