This article critically aims to analyze Orhan Pamuk’s latest novel, Nights of Plague (2021) by interpreting it within the philosophical discourse of modernity. In almost none of Pamuk’s novels published so far, a synthesis to overcome the East-West tension or an ontological advocacy has been witnessed. While emphasizing the East- West dialectic in each of his novels such as The White Castle, The Black Book, My Name is Red, Snow or The Red-Haired Woman, Pamuk carefully stays away from a holistic narrative that transcends both ontologies or a particular defense of an ontological structure. On the contrary, this study aims to point out that that Nights of Plague can be read as a break in Pamuk’s literary oeuvre. Thus the narrative in Nights of Plague, built on the philosophical discourse of modernity enables Pamuk to present the Western rationalism as a normative alternative against the traditional and dogmatic discourses of the East particularly by underlying the concepts of freedom, citizenship, constitutional democracy, the aesthetic creativity, republicanism and the primacy of the science. This study specifically aims to suggest a philosophical analysis of this peculiar narrative in Nights of Plague. Therefore, this article first and foremost begins by outlining the paradigms established by Hegel’s and Weber’s philosophical and sociological investigations in their works respectively, and then will closely follow the famous Habermas-Foucault correspondences, recognized as one of the most comprehensive analyzes of modernity in the 20th century. Secondly our work aims to interpret Pamuk’s Nights of Plague through a critical reading process, which simultaneously centers on the hermeneutical and phenomenological axes with the help of conceptual framework mentioned above.
Orhan Pamuk Nights of Plague the philosophical discourse of modernity East-West tension normative rationality
Bu çalışma Orhan Pamuk’un son romanı olan Veba Geceleri’ni (2021) modernliğin felsefi söyleminden hareketle incelemeyi amaçlamaktadır. Pamuk’un şimdiye kadar yayımladığı romanlarının neredeyse hiçbirinde Doğu-Batı gerilimini aşmaya yönelik bir senteze veya bir ontolojik tarafgirliğe tanıklık edilmez. Beyaz Kale, Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, Kar ve Kırmızı Saçlı Kadın gibi romanlarının her birinde Pamuk, Doğu-Batı diyalektiğini ısrarla vurgularken her iki ontolojiyi de aşacak bir bütünsellik anlatısından veya bir ontolojik yapının savunusundan uzak durmuştur. Bu metin ise Veba Geceleri’nin Pamuk romancılığında bir kırılmaya işaret ettiğini savunmaktadır. Veba Geceleri’nde modernliğin felsefi söylemi üzerine kurulan anlatı, Pamuk’un özgürlük, yurttaşlık, anayasal demokrasi, cumhuriyetçilik ve bilimin ön celiği konularında Batı’nın normatif rasyonalizmini Doğu’nun gelenekçi ve dogmatik kültürel söylemlerine bir alternatif olarak sergilemesini mümkün kılar. Pamuk’un yazarlık kariyerinde özenle kaçındığı Doğu-Batı ikiliğinin aşılarak bir senteze ulaşma çabası veya bir ontolojinin diğerine tercih edilmemesi meselesi, Veba Geceleri’nde modern/Batı aklının felsefi, politik, iktisadi ve estetik olarak üstünlüğünün çekincesiz bir savunusuyla terk edilmiş görünmektedir. Bu sebeple Veba Geceleri’ndeki bu ayrıksı anlatının felsefi çözümlemesini yapmak araştırmamızın ana hedefini oluşturmaktadır. Çalışma ilk olarak modernliğin felsefi söyleminin temel uğrak noktalarını Hegel’in ve Weber’in eserlerinde önerilen paradigmalar üzerinden ve bu tartışmanın 20. yüzyıldaki en kapsamlı analizlerinden biri olarak kabul gören Habermas-Foucault diyaloğu bağlamında anlamayı amaçlıyor. İkinci olarak ise yukarıda dile getirilen kavramsal çerçeve eşliğinde Veba Geceleri’ni hermeneutik ve fenomenolojik eksenleri aynı anda merkeze alan bir okuma sürecinden geçirmeye çalışıyor.
Orhan Pamuk Veba Geceleri modernliğin felsefi söylemi Doğu-Batı gerilimi normatif akılsallık
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 28, 2023 |
Submission Date | August 28, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 10 Issue: 1 |