Devlet gibi toplumsal yapıların henüz ortaya çıkmadığı dönemlerde de cezalandırmaya başvurulduğu görülmektedir. Cezalandırmanın ilk görünümleri diyebileceğimiz sistematik olmayan bu uygulamalarda, kamusal bir yetki söz konusu değildir. Devletli toplumların ortaya çıkışı ile cezalandırma yetkisinin zamanla devlet tekeline geçtiği öne sürülür. Toplum sözleşmesi teorisine göre, siyasal toplumu kurmak amacıyla hareket eden insanlar; cezalandırma yetkisini devlete devretmişler ve böylece bu yetki devlet tekeline girmiştir. Modern devlet ile devletin cezalandırma yetkisi, meşru şiddet tekeline sahip egemen gücün yönetimi altında işlerlik kazanmıştır. Tarihsel süreç itibariyle egemenlik anlayışında yaşanan dönüşümün söz edilen cezalandırma yetkisinin kullanımını ve genel olarak cezalandırma sistemini etkilediği görülmektedir. Günümüzde egemenliğin sınırsız olmamasına uyar biçimde devletin cezalandırma yetkisinin sınırsız olduğundan söz edilememekte ve dolayısıyla toplumsal yaşamın devamı bakımından kaçınılmaz olduğu bir gerçek olan bu yetkinin meşruiyetinin kimi durumlarda sorgulanması gündeme gelmektedir. Bu çalışmanın amacı, değişime uğrayan ceza adalet sisteminde devletin üstlenmiş olduğu rolün toplum sözleşmesi teorisi ekseninde kamu hukukundaki izleri ve hukuki temelleri bakımından meşruiyeti üzerinde durmaktır.
cezalandırma ceza adaleti devletin şiddet tekeli meşruiyet toplum sözleşmesi teorisi
The punishment has also been used in periods when social structures such as states had not yet emerged. In these non-systematic practices, there is no public authority. With the emergence of state societies, it is argued that the authority to punish crime gradually passed to the state monopoly. According to the social contract theory, people who act to establish a political society transferred the authority to punish to the state. Thus, this authority became a state monopoly. The use of the said authority to punish crime and system of punishment has been affected by the transformation in the understanding of sovereignty. It is a fact that sovereignty is not unlimited in modern state. Similarly the state’s authority to punish crime is not unlimited although it is clearly inevitable in social life. And in some cases the legitimacy of the authority to punish crime is questioned. The aim of this study is to focus on the legitimacy of the state’s role in the improving criminal justice system in terms of its legal foundations and to include its traces in public law on the axis of the social contract theory.
criminal justice legitimacy monopoly on violence punishment social contract theory
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Hukuku (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 23 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 26 Sayı: 2 |
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
TR-DİZİN, HeinOnline, GoogleScholar, Academindex, Sherpa Romeo, Ulrich’s Periodicals Directory ve Asos Index veri tabanlarında taranmaktadır.
Dergimiz 2024 Mayıs sayısından itibaren yalnızca elektronik ortamda yayınlanacaktır.
Dokuz Eylul University Publishing Web-Page
https://kutuphane.deu.edu.tr/yayinevi/
İletişim sayfamız
https://dergipark.org.tr/tr/pub/deuhfd/contacts