1593 yılındaki Uppsala Meclisi ile
Evanjelik Lüteryen öğretiyi resmi din olarak kabul eden İsveç Krallığı, XVIII.
yüzyıldan itibaren uyguladığı reformlar ile din ve devlet ilişkileri bağlamında
tarafsızlık politikasına doğru ilerlemiştir. 2000 yılında alınan bir kararla
devlet ve İsveç Kilisesi arasındaki resmi bağın sona ermesi bu anlamda önemli
bir adım olarak kabul edilmekle birlikte dini örgütlere ilişkin yasal
düzenlemeler ve bu örgütlerin toplumsal yapılanma içindeki konumu hala
tartışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı İsveç’te din ve devlet arasındaki ilişkileri,
tarihsel gelişimini ve mevcut durumunu, sekülerleşme kuramı bağlamında
incelemektir. Yasalar, komisyon raporları ve yazındaki diğer çalışmalar
üzerinden yapılan inceleme neticesinde İsveç’in üç nedenle kendine özgü bir
vaka olduğu anlaşılmaktadır. İlk olarak, İsveç’teki mevcut durum uzun yıllar
süren, siyasi ve dini otoriteler arasındaki müzakerelerin neticesidir. İkinci
olarak, bu reform süreci dini ve siyasi otoriteler arasındaki güç paylaşımı
üzerinden değil demokratik bir devletin unsuru olarak inanç özgürlüğü temelinde
yürütülmüştür. Son olarak, İsveç Kilisesi ile devlet arasındaki ayrılığın
fiilen ve tam anlamıyla gerçekleşmediği, bu iki otorite arasındaki ilişkinin
hala muğlak olduğu görülmüştür. Bu durum, geleneksel dini pratiklerin toplumsal
yapı içindeki işlevselliğinin geçerliliğini korumasından ileri gelmekte olup
İsveç’i sekülerleşme kuramı içinde kendine özgü bir yere koymaktadır.
Tightly bounded with the
Evangelic Lutheran Church since the Uppsala Convocation in 1593, the Kingdom of
Sweden has constantly moved to a more neutral attitude in terms of
religion-state relations since the XVIII. century. Although the separation of
state and the Church of Sweden in 2000 is seen as an ultimate step in this
sense, the legal status of the religious organizations and their positions in
the social structure is still debated. This paper aims to analyse historical
evolution and current situation of religion-state relations in Sweden with
reference to secularisation theory. Based on the review of legislative reports,
legal documents and the literature, the paper argues that Sweden is a sui
generis case in the literature for three reasons. First, existing relation
between the state and the Church of Sweden is the outcome of a centuries-long
democratic process in which political and religious authorities engaged in a
series of negotiations and nurtured the existing model within that time. Second, the motivation behind changing religion-state relations in Sweden
was not only about power sharing between religious and civil authorities, but
rather about ³freedom of religion in a democratic society. Finally, it is still
possible to conclude that the separation is not an absolute one and the
relation between the state and the Church of Sweden is ambiguous. This brings
us to the fact that religion still has a functional power within the social structure
to considerable extent, which puts Sweden in a distinctive place with regards
to the secularisation theory.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2017 |
Submission Date | October 6, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 |