In today's world where the effects of
globalization are becoming more and more intense, enterprises develop various
strategies in order to gain competitive advantage
against their competitors in a highly competitive environment, to be preferred
among other brands and create awareness
in which product and service differences are eliminated with the development of
technology. Corporate Social Responsibility (CSR) studies
are one of those leading strategies. The concept
of CSR enables
the opportunity to give back to the society what they have received from the
society, to act responsibly to the earth, especially to the social system in
which they operate, and to be a partner in the solution of the existing
problems. The fact that the resources that are used by enterprises and which
are free in nature decrease due to the global problems, threaten the living
life and bring about the necessity for enterprises to behave more responsibly to
the ecosystem. Apart from the
obligations, CSR, forming the basis of democratic
societies; has become an important sensibility with the presence of
environmental movements and conscious consumers by means of elements such as
organization and demonstration right. It acts as a strategic key of many advantages such as providing
consumer and employee loyalty, developing good relations with stakeholders and
so on and so forth. On the other side of the coin, the necessity of conducting
CSR studies in the ethical context, without expecting any benefit and return,
creates contradictions due to the advantages achieved and brings about a
critical questioning of the issue. It is an undeniable fact that the
enterprises, in which the main reason for existence is, to gain profits, have
gained the appreciation of the society by means of CSR studies, have been
approved by the society and have obtained consent and hence legitimacy. When
the relationship between the conseption of CSR and social consent is
questioned, the case of hegemony
comes up us. This study based on
the literature review includes a the critical analysis of CSR conception, the questioning
on the relationship between CSR with hegemony and consent.
Social Responsibility Corporate Social Responsibility Hegemony Consent
Küreselleşmenin etkilerinin giderek daha yoğun olarak
hissedilmeye başlandığı günümüz dünyasında işletmeler; yoğun rekabet ortamı
içinde rakiplerine karşı rekabet üstünlüğü elde edebilmek, teknolojinin
gelişimiyle birlikte ürün ve hizmet farklılıklarının ortadan kalktığı
koşullarda diğer markalar arasından tercih edilebilmek ve farkındalık
yaratabilmek adına çeşitli stratejiler geliştirmektedir. Bu stratejilerin
başında ise Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) çalışmaları gelmektedir. KSS
anlayışı, işletmelere toplumdan aldıklarını topluma geri verme, faaliyette
bulundukları toplumsal sistem başta olmak üzere yerküreye karşı sorumlu
davranma, var olan sorunların çözümüne ortak olma imkânı tanımaktadır.
İşletmelerin kullandıkları, doğada serbest halde bulunan kaynakların küresel
anlamda yaşanılan sorunlar nedeniyle git gide azalması ve azalan bu kaynakların
canlı hayatını tehdit etmesi, işletmelerin ekosisteme daha duyarlı davranmaları
zorunluluğunu beraberinde getirmektedir. Zorunluluk hali dışında, demokratik toplumların
temelini oluşturan; örgütlenme, gösteri yapma hakkı gibi unsurlarla birlikte
çevre hareketleri ve bilinçli tüketicilerin varlığıyla önemli bir duyarlılık
halini alan KSS; günümüzde tüketici ve çalışan sadakatini sağlama, paydaşlarla
iyi ilişkiler geliştirme vb. gibi birçok avantajın stratejik anahtarını
oluşturmaktadır. Madalyonun diğer yüzünde, KSS çalışmalarının etik bağlamda,
hiçbir yarar ve geri dönüş beklemeden yapılması gerekliliği, elde edilen
avantajlar nedeniyle çelişkiler yaratmakta ve konunun eleştirel olarak
sorgulanmasını beraberinde getirmektedir. Temel varoluş nedeni kâr elde etmek
olan işletmelerin, KSS çalışmaları aracılığıyla toplumun beğenisini kazandığı,
toplum tarafından onanarak rıza ve dolayısıyla meşruiyet elde ettikleri yadsınamayacak
bir gerçektir. KSS anlayışı ile toplumsal rıza ilişkisinin sorgulanması
noktasında ise karşımıza hegemonya olgusu çıkmaktadır. Literatür taramasına
dayalı bu çalışma; KSS anlayışının eleştirel açıdan irdelenmesini, KSS ile
hegemonya ve rıza arasındaki ilişkinin sorgulanmasını içermektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2019 |
Gönderilme Tarihi | 12 Kasım 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |