Bu çalışmada II. Abdülhamid döneminden II. Meşrutiyet dönemine miras kalan Osmanlı Devlet’in göç politikası, Kürt muhacir ve mülteciler özelinde karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirilmektedir. Buna göre II. Abdülhamid döneminde, yoğun bir Müslüman muhacir topluluğunun Osmanlı topraklarına gelmesine, Müslüman nüfusun artmasına yol açacağı için olumsuz bir nazarla bakılmadığı görülmektedir. Zira çoğunluğunu Kafkasya’dan gelenlerin oluşturduğu bu muhacirler; savaş, kıtlık, Kürt aşiretlerinin saldırıları veya ekonomik sıkıntılardan ötürü çareyi göç etmekte bulan Ermenilerin bıraktıkları topraklara iskân edilecekleri için doğuda daha güvenli bir bölge oluşturulabilecektir. Bu yaklaşım Meşrutiyet’in ilanından bir süre sonra devam etse de zaman içerisinde bazı değişiklikler yaşanmış, özellikle Türkçülük düşüncesinin bürokraside hâkim olması nedeniyle Müslüman muhacirlerin iskânında İslamî bakış açısının yerini daha çok milliyet eksenli bir anlayış almıştır. Öyle ki Birinci Dünya Savaşı’nda savaş mıntıkalarından kaçmak zorunda kalan çok sayıda Kürt mülteci, milliyet ekseninde iskân edilmeye çalışılmıştır. Böyle bir politika izlenmesindeki temel amaç ise göçebe-yarı göçebe bir yaşam sürdüren Kürtlerin, Türklerin çoğunlukta olduğu Anadolu içlerine iskân edilerek yerleşik hayata geçişlerinin sağlanmasıdır. Bu sayede, vergi ve askerlik gibi birtakım mükellefiyetleri yerine getirecekleri planlanmış; kimliklerini, yaşam tarzlarını değiştirmeleriyle birlikte ise faydalı bir unsur olmaları hedeflenmiştir.
Muhacir Mülteci Kürtler II. Abdülhamid II. Meşrutiyet İttihat ve Terakki Cemiyeti
The present study comparatively analyzed the migration policy of the Ottoman Empire inherited from the reign of Abdülhamid II to the Second Constitutional Period, with a special focus on Kurdish muhajirs (migrants, coined from the Arabic word meaning “one who migrated from Mecca to Medina”) and refugees. In this regard, it was observed that the arrival of a significantly large Muslim muhajir group to the Ottoman lands was not viewed negatively during the reign of Abdülhamid II, as it would lead to an increase in the Muslim population. The reason behind this was that these muhajirs, the majority of whom came from the Caucasus, would be settled in the lands left by Armenians who had migrated due to war, famine, attacks by Kurdish tribes, or economic difficulties, and thus a safer region could be created in the east. Although this approach was maintained for an extended period of time after the proclamation of the Constitutional Monarchy, certain changes occurred over time, and the Islamic perspective was replaced by a more nationalist-oriented understanding in the resettlement of Muslim muhajirs, especially as the Turkist idea became dominant in the bureaucracy. Thus, attempts were made to settle many Kurdish refugees fleeing from the war zones during the First World War on the axis of nationality. The main purpose of such a policy was to ensure that the Kurds, who led a nomadic or semi-nomadic life, were settled in Anatolia, where Turks were the majority. In this way, it was envisioned that they would fulfill certain obligations, such as taxation and military service, and that by changing their identities and lifestyles, could become a useful element.
Migrant Refugee Kurds Abdülhamid II Constitutional Monarchy CUP
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarihsel Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 27 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 12 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 26 Sayı: 3 |