Amaç: Üreter taşı nedeniyle üreterorenoskopi (URS) yapılan
hastaların klinik verileri ile taşsızlık oranları arasındaki
ilişkiyi retrospektif olarak araştırmayı amaçladık.
Yöntemler: Çalışmamız kliniğimizde üreter taşı tanısıyla
URS yapılan 83 hastanın verilerinin retrospektif analizinden
oluşturuldu. Preoperatif ve intraoperatif klinik veriler
kaydedildi. Operasyondan 2 hafta sonrasında 4 milimetreden
büyük fragmanın saptanmaması başarı olarak kabul
edildi. Klinik veriler ile taşsızlık oranı arasındaki ilişki
uygun istatistik yöntemlerle değerlendirildi.
Bulgular: Ortalama yaş 50.48±14,41 ve erkek/kadın oranı
2 olarak bulundu. Toplam taşsızlık oranı %83,2 idi. Komplikasyon
olarak 7 hastada postoperatif ateş, 2 hastada
üreteral perforasyon gelişti. Yaş, cinsiyet, taraf, taş sayısı,
çapı, hacmi, en geniş yüzey alanı, ortalama Hounsfield
ünitesi, üreteral balon dilatasyon kullanımı, litotriptör cinsi
(pnömotik, pnömotik + lazer, lazer) açısından başarılı ve
başarısız hastalar arasında anlamlı farklılık saptanmazken,
preoperatif hidronefroz derecesi (düşük dereceli:
%95,2 vs yüksek dereceli: %69,4, p=0,006), taş lokasyonu
(distal üreter: %92,9 vs proksimal üreter: %72,5,
p=0,014) ve operasyon süresi (başarılı: 60,0 (45,0-60,0)
dak. vs başarısız: 85,0 (60,0-97,5) dak. p=0,048) açısından
taşsızlık oranında farklılık olduğu bulundu. Ayrıca antiretropulsif
Stone cone kullanımında başarı %91,7, kullanılmayanlarda
%81,4 olarak saptandı (p=0,347).
Sonuç: Başarı oranını artırmak ve ek prosedür gereksinimini
azaltmak için özellikle hidronefrotik proksimal üreter
taşlarında antiretropulsif aletlerin veya fleksible URS kullanımının
tercih edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Objective: We investigated the relationship between clinical data of patients who underwent ureterorenoscopy (URS) due to ureteral stone and stone free rates retrospectively. Methods: Clinical data of 83 patients who underwent URS in our clinic were retrospectively analyzed. Preoperative and intraoperative clinical parameters were recorded. Success was defined as not to detect > 4mm stone fragments 2 weeks after the operation. Appropriate statistical analysis were done for evaluating relationship between stone free rate and clinical data. Results: Mean age was 50.48±14.41 and male to female ratio was 2. Overall stone free rate was 83.2%. Postoperative fever, ureteral perforation were detected in 7 and 2 patients, respectively. There were no differences between success and failure groups in terms of age, sex, operation side, stone number, diameter, size, surface area, mean Hounsfield unit, usage of balloon dilatation. However with respect to preoperative grade of hydronephrosis (low grade: 95.2% vs high grade: 69.4%, p=0.006), stone location (distal ureter: 92.9% vs proximal ureter: 72.5%, p=0.014) and operation time (success: 60.0 (45.0-60.0) min. vs failure: 85.0 (60.0-97.5) min. p=0.048) we found statistically significant differences between the study groups. In addition stone free rate was 91.7% with anti-retropulsion device Stone cone, whereas it was 81.4% without any ureteral occlusion (p=0.347). Conclusion: We assume that anti-retropulsion devices or flexible URS should be prefered especially in patients with hydronephrotic proximal ureteral stone for higher stone free rate with lower auxiliary procedure.
Other ID | JA44GU87AF |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2016 |
Submission Date | June 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 43 Issue: 2 |