Ahmad Yassawi, is a great sufi st
who fused within the love for
Allah and gave various services
to the Turkish people of Central
Asia Turkish public with the
motivating power of this love.
He did not isolate himself from
his environment; instead he had
integrated with the society in
which he lived in. He could and
did establish dialogues with both
villagers and urban citizens and
fascinated even a simple nomad
as well as the sultans of the era.
His grasp on the love dimension
lying in the sprit of Islam caused
a revolution. As a matter of fact,
being a true inheritor of Mohammed
and a perfect human being
he had built a reputation as a
great Saint under the title of Pîr-i
Turkestan, by means of the tariqa
he established and dervishes and
students he raised. Moreover he
marked a big era in Turkish language
and literature and provided
spiritual and moral mentorship as
well as linguistical and poetical
guidance with his successors like
Yûnus Emre, Eşrefoğlu Rûmî,
Niyâzî-i Mısrî, Aziz Mahmûd
Hüdâyîe in Anatolia and other
sufi poets like Süleyman Atâ and
Ali Şir Nevâî in Turkestan. Thus
he became the Pir (Great Master)
of the Turkish sufi poetry. Sufi
and literary work written in Turkish
language under the guidance
of him formed a different branch
and attained a steady position
among the Islam literature. This
great achievement which is seeded
by Ahmed Yesevi during the
12th Century A.C is the result of
his perfect human being (insan-ı
kamil) and his being a “Pir”,
i.e. his spiritual personality. As
a matter of fact, he generated a
work of literary art which has
resisted and survived against the
all revolutions and the shifts in
the tastes and pleasures for eight
centuries, been a role model for
many poets along the last eight
centuries and pioneered the taste
of big masses of people. The tree
of Turkish sufi poetry seeded by
him gained a fair maturity in the
speech of Yunus Emre in Anatolia
and beard its ripe fruits there.
Ahmed Yesevî, Allah sevgisinde erimiş ve bu sevginin
motive edici gücü ile Orta Asya Türk muhitine başta
tebliğcilik olmak üzere çeşitli hizmetlerde bulunmuş büyük
bir sûfîdir. Çevresine rağmen olmamış, yaşadığı toplumla
bütünleşmiştir. Köylü, kentli herkesle diyalog kurabilmiş,
basit bir göçebenin olduğu kadar, sultanların da gönlünü
kazanmıştır. Onun İslâm’ın esprisinde bulunan “sevgi” boyutunu
yakalaması, bir inkılaba neden olmuştur. Gerçekten
bir vâris-i Muhammedî ve insân-ı kâmil olan Ahmed
Yesevî, kurucusu olduğu tarikatı ve devrinde yetiştirdiği
derviş ve talebeleriyle "Pîr-i Türkistân" sıfatıyla bir büyük
evliya olarak şöhret kazanmıştır. Diğer taraftan Türk dili
ve edebiyatında bir büyük çığır açmış, kendisinden sonra
gelen Yûnus Emre, Eşrefoğlu Rûmî, Niyâzî-i Mısrî, Aziz
Mahmûd Hüdâyî gibi Anadolu; Süleyman Atâ ve Ali Şir
Nevâî gibi birçok Türkistan tekke şairlerine, ruh ve manada
olduğu gibi, dil ve nazımda da rehberlik etmiş, Türk
tasavvuf şiirinin "pîr" i olmuştur. Onun rehberliğinde Türk
dili ile yazılmış tasavvufî ve edebî eserler İslâm Edebiyatı
içinde ayrı bir kol teşkil etmiş ve sağlam bir yer alabilmiş-
tir. Ahmed Yesevî'nin miladi XII. asırda tohumunu atarak
gerçekleştirdiği bu büyük iş, onun bir "insân-ı kâmil", bir
"pîr" oluşunun, yani manevi şahsiyetinin neticesidir. Zira
o, "sekiz asırdır zamanın bütün inkılaplarına ve zevk değiş-
melerine mukavemet ederek yaşayan, sekiz asırdır birçok
şaire taklit örneği olan, büyük halk kitlesinin zevkine
asırlarca nazımlık vazifesi îfâ eden bir edebî eser" vücuda
getirmiştir. Onun diktiği Türk Tasavvuf Şiiri ağacı Yûnus
Emre'nin dilinde Anadolu'da kemalini bulmuş, olgun meyvelerini
vermiştir
Other ID | JA74YR65HP |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2016 |
Submission Date | December 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 52 Issue: 4 |
Diyanet İlmi Dergi is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).