Biyolojik yaşam defterlerini ölümle kapatan şair ve yazarlar, geride bıraktıkları eserlerle, toplumsal bellekte varlıklarını devam ettirirler. Sürekli hatırlanmak, unutulmamak, vefaya mazhar olmak, hayırla/rahmetle anılmak, her yıl törenlerle yeniden hafızalarda yaşamak, her yazarın gönlünde taşıdığı gizli emellerdendir. Şairlerin bu arzusunu gerçekleştirmek için adlarının sokaklara, meydanlara, kamu kurumlarına verildiği, hatıralarına heykeller dikildiği, saygılarına her yıl yarışmalar düzenlendiği, dernekler ve vakıflar kurulduğu görülür. Bedenini toprağa, anılarını toplum hafızasına emanet eden ölülerin/yazarların hatıralarını yaşanır kılan şey, kalemlerinin gücü, özgün üslupları, edebiyatta açtıkları çığırın boyutu, toplumun hislerine ve düşüncelerine orijinal nitelikteki tercümanlıklarıdır. Vefatı sonrası edebî hafızada her zaman tazeliğini koruyan ve Yeni Türk edebiyatında ismi etrafında her yıl olumlu/olumsuz tartışmaların eksik olmadığı şairlerden biri de Mehmet Âkif’tir. Birinci ölüm yıldönümünden başlayarak günümüze gelinceye kadar gerek resmi kurumlar, gerek sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği kesintisiz anma törenleri sebebiyle Mehmet Âkif, Türk edebiyatında bir istisna teşkil etmektedir. İhtifaller, şairin hayatına, sanatına ve eserlerine dair yeni bakış açılarının ortaya çıkmasına vesile olduğu gibi edebî polemiklerle kültürel hafızanın canlanmasına da hizmet etmektedir. Bu makalede şairin adını yaşatmak adına düzenlenen ihtifallerin/anma törenlerinin şahsiyetine ve eserlerine katkısı irdelenmiş, kolektif bellekteki izi sürülmüştür.
Poets and writers, who close their biological life notebooks with death, continue their existence in the social memory with the works they left behind. They are remembered constantly, and they will not be forgotten. Moreover, they will be honoured, remembered with goodness/mercy, and live in memories. Yearly ceremonies are among the personal goals that every writercarries in his heart.
In order to realize this desire of poets, it is seen that their names are given to streets, squares and public institutions. Statues are constructed in their memories. Besides, competitions are held every year in their esteem, associations and foundations are established.
The memory of the dead authors, who entrusted their bodies to the soil, lays in the pen power. Furthermore, the author's original styles, the extent of the breakthroughs they presented in the literature, and their original interpretations of society's feelings keep them alive. Mehmet Âkif is one of the poets who always preserves his freshness in the literary memory after his death. There is no shortage of positive/negative discussions around his name in New Turkish literature. From the first anniversary of his death to the present day, almost ever yyear, commemoration ceremonies are organized by official institutions and non-governmental organizations. Commemoration ceremonies revived the cultural memory with literature polemics, being instrumental in the emergence of new perspectives on life, art, and poets’ work.
Hence, Mehmet Âkif constitutes an exception in Turkish literature. This study will examine the contribution of the celebrations/commemoration ceremonies organized to keep the poet's name alive, and his traces in the collective memory will be traced.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | ARTİCLES |
Authors | |
Publication Date | December 29, 2021 |
Acceptance Date | October 15, 20 |
Published in Issue | Year 2021 |
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayrıTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC-ND 4.0) ile lisanslanmıştır.