Batı’da Rönesans, reform ve coğrafi keşiflerle başlayan, sonrasında Fransız ihtilali ve endüstri devrimiyle birlikte siyasi ve sosyal alanda büyük bir değişimi başlatan ve aydınlanma olarak adlandırılan süreç, Batı medeniyetinin etkisinin tüm dünyaya yayılmasını sağlar. Batı dışı toplumların bu süreci yakalamak ve geç kaldıklarını düşünerek devlet eliyle yaptıkları değişimler, geleneksel olanla modernitenin bir aradalığına kendini bırakıp taklidi ya da çatışmayı beraberinde getirir. İkiliğin oluşturduğu bilincin yaralanmasını göz önüne sermek ve üstesinden gelmek için edebî türler içerisinde romanın da rol üstlendiği görülür. Romanlarda yeni bir medeniyet dairesinin aile ve kadına yansıması, erkek karakterin hayalini kurduğu kadın imgesi ile verilmeye çalışılır. Erkeğin hayalinde arzuladığı kadın imgesini ortaya döküp bir eser inşa etmesi ve eserine âşık olması ise Yunan mitolojisindeki Pygmalion’la karşılık bulur. Pygmalion mitinde, erkek sanatkâr “bir kadın yaratmakla” aktif bir rolde olurken, kadın da beden ve zihninin bir başkası tarafından biçimlendirilmeye çalışılması ile pasif bir konumdadır. Bu bağlamda Batı medeniyetinin yeni ahlâk ve yaşam tarzının topluma yansımasını gözlemleyen Tanzimat edebiyatından Ahmet Mithat Efendi Felâtun Bey ile Râkım Efendi (1875) ve modern Japon edebiyatından Juniçiro Tanizaki de Naomi (1924) isimli romanında erkek karakter üzerinden yeni kadın imgesinin nasıl olması gerektiğini ortaya koyar. Bu çalışmada, söz konusu romanlardaki erkek karakterler ve onların “eserini” temsil eden kadın figürleri arasındaki benzerlik ve farklılıklar incelenecektir.
The process called enlightenment, which started with the Renaissance, reform and geographical discoveries in the West, and then started a great change in the political and social field with the French
Revolution and the industrial revolution, enables the influence of Western civilization to spread all over
the world. The changes that non-Western societies made by the state, thinking that they were late and
catching up with this process, leave themselves to the coexistence of the traditional and modernity,
bringing imitation or conflict. It is seen that the novel also plays a role among literary genres in order
to reveal and overcome the injury of consciousness created by duality. In the novels, the reflection of
a new civilization circle on family and women is tried to be given with the female image that the male
character dreams about. The fact that the man reveals the image of the woman he desires in his dreams,
builds a work and falls in love with his work, corresponds to Pygmalion in Greek mythology. In the
Pygmalion myth, while the male artist takes an active role in “creating a woman”, the woman is in a passive position as her body and mind are tried to be shaped by someone else. In this context, Ahmet Mithat
Efendi from the Tanzimat literature, who observed the reflection of the new morality and lifestyle of
the Western civilization on the society, reveals how the new female image should be based on the male
character in his novel Felatun Bey and Râkım Efendi (1875) and in his novel Naomi (1924) from the
modern Japanese literature. In this study, the similarities and differences between the male characters in
the mentioned novels and the female figures representing their “works” will be examined.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | ARTİCLES |
Authors | |
Publication Date | October 21, 2022 |
Acceptance Date | September 29, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 26 |
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayrıTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC-ND 4.0) ile lisanslanmıştır.