The boycott, which is an interesting method of mass punishment that has not been seen in Arab history, is perceived as a social isolation applied by the polytheists against Muslims. However, the boycott only it was applied to all believers and non-believers of the Hashim sons who protected the Prophet. Whereas, boycott is a social embargo imposed by the Meccan polytheists on all believers and non-believers of the Hashim sons who protected the Prophet. It is rumored that many people died in this process. However, there are no details on this subject in the literature. This event shows that in Mecca, where the understanding of tribalism is dominant, whether it is right or wrong, people come together around their own tribe members. It can be said, within the framework of this event, indirectly, that the Prophet’s invitation to Islam also was protected. In addition, although the polytheists apparently demand that the Prophet be killed or handed over to them, tribal rivalries lie in the background. This method, which the polytheists resorted in order to stop the invitation to Islam, could not meet their expectations, on the contrary, the boycott was ended with the initiative of those who were among them. Although it is rumored that the boycott ended when the "moth" miraculously ate the page, it actually came to an end with the initiative of merciful people who took the initiative. In addition, there is no clear information about why Hilf al-Fudul, which was on the side of the oppressed against the oppressor, remained passive in this process. After the boycott, the Prophet gave up hope in Mecca and started to search for a new homeland. The boycott incident takes place in most of the literature. However, sources related to this process contain general narration and some dramatic scenes rather than detailed information and concrete data. In the study, while the historical process of the boycott is discussed based on the data in the literature, on the other hand, studies with important evaluations and determinations were also used. In this way, it is aimed to reveal the correct determinations about the boycott and to evaluate the incident through facts instead of some existing emotional perceptions.
Arap tarihinde örneğine rastlanılmayan ilginç bir kitlesel cezalandırma yöntemi olan boykot, Müslümanlara karşı uygulanmış gibi algılanmaktadır. Oysaki boykot, sadece Hz. Peygamber’i koruyan Hâşimoğulları’nın inanan-inanmayan tüm bireylerine uygulanmıştır. Bu süre zarfında çok sayıda kişinin öldüğü ifade edilse de kaynaklarda konuyla ilgili detaylı bilgi mevcut değildir. Kabilecilik anlayışının hâkim olduğu Mekke’de haklı da olsa haksız da olsa insanların kendi kabile bireylerinin etrafında kenetlenmesini gösteren bu hadise, dolaylı olarak Hz. Peygamber’in İslam davetini de koruduğu söylenebilir. Ayrıca görünürde müşriklerin talebi Hz. Peygamber’in öldürülmesi ya da kendilerine teslim edilmesi olsa da arka planda kabile rekabeti de yatmaktadır. Müşriklerin İslam davetini durdurmak amacıyla başvurdukları bu yöntem onların beklentilerini karşılayamamış aksine yine kendi aralarında bulunan kimselerin girişimiyle boykot sona ermiştir. Mucizevi bir şekilde “güve”nin musallat olduğu sahifeyi yemesiyle boykotun son bulduğu rivayet edilse de gerçekte inisiyatif alan insaf ehli kimselerin girişimiyle son bulmuştur. Ayrıca zalime karşı mazlumun yanında yer alan Hılfu’l-Fudûl’un bu süreçte neden pasif kaldığı konusunda net bir bilgi mevcut değildir. Boykottan sonra Hz. Peygamber Mekke’den ümidini kesmiş ve yeni yurt arayışlarına başlamıştır. Boykot hadisesi kaynakların çoğunda yer almaktadır. Ancak bu süreçle ilgili kaynaklarda detaylı bilgi ve somut verilerden ziyade genel anlatım ve birtakım dramatik sahneler yer almaktadır. Çalışmada, kaynaklardaki verilerden hareketle boykotun tarihsel süreci ele alınırken öte yandan önemli değerlendirme ve tespitleri olan araştırmalardan da faydalanılmıştır. Böylelikle boykotla ilgili doğru tespitlerin ortaya konulması ve mevcut birtakım duygusal algılar yerine hadisenin olgular üzerinden değerlendirilmesi hedeflenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 29, 2021 |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | November 5, 2021 |
Acceptance Date | December 17, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 4 Issue: 2 |
Contact: dinbil@alparslan.edu.tr
Religion and Science-Muş Alparslan University Faculty of Islamic Sciences Journal is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).