Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. Yüzyıldan itibaren demiryolu ulaşımına verilen önem artmaya başlamıştır. Bu yüzyıl içerisinde Osmanlı coğrafyasında ticari amaçlar doğrultusunda bir takım imtiyazlarla işletmesi yabancı sermaye kaynaklı demiryolu yatırımları yapılsa da, Mondros Antlaşması’ndan sonra sadece Anadolu, Rumeli ve Kafkas demiryolunun bir kısmı kalabilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nı takiben Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde yabancı şirketlerin işlettiği hatların devletleştirilmesi yanı sıra memleketi demiryollarıyla donatmak milli bir politika haline gelmiştir. Böylece demiryolu hattı 1927’de Kayseri’ye, 1930’da Sivas’a ulaştırılmış, 1930’lu yıllar bitmeden ise Malatya, Niğde, Diyarbakır ve Erzurum’a götürülmüştür. Bu kapsamda yeni hatlar için yeni demiryolu binalarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu yıllarda ulus-devlet fikrinin mimarideki fiziki kanıtı gibi yorumlanabilecek Birinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda, hattın ilerleyişine durak teşkil eden merkezlerde demiryolu binaları inşa edilmiştir. Yapılan bilimsel çalışmalarda genellikle istasyon binalarının mimarisine, yeniden işlevlendirilmesine, koruma ve onarımına değinildiği, istasyon sahasının siluetini oluşturan ambarlar, depolar, lojmanlar, su depoları, cendereleri, makasçı binaları, hangarlar gibi binalara yoğunlaşılmadığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmada demiryolu yapılarından önemli bir grubu teşkil eden lojman binalarının nasıl sınıflandırılması gerektiği sorunsalından hareketle, mevcut binalardan bir tip veya grup için seçilmiş eserler ışığında bir tipolojik sınıflandırma yapılmıştır. Bu tasnif neticesinde, müstakil lojmanların ve istasyon sahasında farklı fonksiyondaki başka bir binaya bitişik lojmanların üst çerçevede bütünü oluşturduğu görülmüş; sadece lojman fonksiyonuna sahip eserler veya lojman ve işyeri görevine yönelik çok fonksiyonlu binalar gibi kullanım amaçları, kat sayıları ve kaç kullanıcıya yönelik inşa edildikleri alt gruplar halinde irdelenmiştir.
In the Ottoman Empire, the significance given to railway transportation started to increase since 19th Century. In this century, although some foreign capital sourced railway investments were made in the Ottoman lands for commercial purposes with some special privileges, only Anatolian, Caucasian and a part of the Roumelian railways remained after the Armistace of Mudros. After the War of Independence, it has become a national policy to equip the country with railways as well as nationalizing the lines which operated by foreign companies in the Republic of Turkey which was established under the leadership of Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Thus, the railway line was brought to Kayseri in 1927, to Sivas in 1930 also Malatya, Niğde, Diyarbakır and Erzurum before the end of the 1930’s. In this context, new railway buildings were needed for the new lines. In these years, in the style of the First National Architectural Movement which can be interpreted as the physical proof of the nation-state idea in architecture, railways buildings were built in the stations for new railway lines. Despite several buildings were constructed for different functions in the railway areas, the common interest is generally focused on the architecture, restoration and conservation and re-functioning of station buildings in the scientific studies. The buildings such as warehouses, lodgings, water tanks switchman buildings, hangars, which form the silhouette of the station site are not concentrated on. In this paper, a typological classification was made in the light of selected samples for a type or group of existing buildings based on the problem of “how these lodging buildings should be classified”. As a result of this classification, it is seen that the detached lodgings and the lodgings adjacent to another building with a different function in the station area form the whole in the upper frame. There are buildings which constructed for lodging only, also there are multifunctional buildings for lodging and workplace. The purpose of use, the number of floors and number of users they built for examined in subgroups.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | June 22, 2022 |
Publication Date | June 25, 2022 |
Submission Date | January 26, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 62 Issue: 1 |
Ankara University Journal of the Faculty of Languages and History-Geography
This journal is licensed under the Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.