Britanyalı yazar Sophie Mackintosh Mavi Bilet (2020) başlıklı distopik romanında kendilerine biçilmiş roller içinde sıkışıp kalmış kadınların özgürlük arayışlarını anlatır. Mackintosh’un yasaya karşı gelerek hamile kalan ana karakteri Calla, aslında bastırdığı annelik arzusunun peşinden gider ve bu uğurda fiziksel, sosyolojik ve psikolojik bir dönüşüm geçirir. Yazarın insan bedeninin sınırlarını zorlayan Calla tasviri Clarissa P. Estés’in Kurtlarla Koşan Kadınlar (1992) eserindeki “vahşi kadın” arketipini örnekler. Karnı büyüdükçe daha da toplum dışına itilen Calla romanın sonuna doğru yabani bir hayvana, bir ucubeye dönüşerek, ataerkil imgelemdeki korkunç anne tasvirlerini pekiştirir. Bu bağlamda, Mackintosh’un annelik, öteki kadın bedeni, cinsiyet rolleri gibi konuları sorgulamaya niyetlenen romanı Antik Yunan’dan günümüze süregelen ve kadını doğayla ilişkilendiren özcü yaklaşımın kıskacından kurtulamaz. Calla sistemin uçlarında, ormanın karanlığında “uluyarak” kendini yeniden yaratan yabanıl ve hayvansı, yani şeytani olarak görülen kadın “öteki”nin bir temsilidir. Hamilelikle birlikte ontolojik sınırları geçen ve gittikçe vahşileşen bu kadın Estés’in eski anlatılar yoluyla keşfettiği yaratıcı dişi gücü, tekinsiz ve korkutucu bir güce indirger. Yani, Mackintosh bastırılan “vahşi” benliklerinin peşine düşen kadınları periferden merkeze, doğadan medeniyete getirmeyi başaramaz. Bu bağlamda, bu makale Mackintosh’un yarattığı karakterleri arketipçi eleştiri ışığında inceleyecek ve vahşi doğayı kadınla eş tutarak, her ikisini de medeniyetin dışına yerleştiren yazarın aslında oldukça ataerkil olan söylemini ortaya koyacaktır.
In her dystopia Blue Ticket (2020) British novelist Sophie Mackintosh tells entrapped women’s search for freedom in a society shaped by strict gender roles. Calla, the protagonist who gets pregnant by breaking the law, follows her suppressed maternal instinct, and thus undergoes a physical, sociological and psychological transformation process. The author’s depiction of Calla transgresses the borders of human body and exemplifies the “wild woman” archetype discussed by psychoanalyst Clarissa P. Estés in her work Women Who Run with the Wolves (1992). Calla is becoming more isolated as her pregnancy continues, and she turns into a wild animal and a monsterous other in the end, reinforcing the depictions of the monstrous mother figures in patriarchal imagination. In this context, Mackintosh’s novel aiming to question the notions like motherhood, woman’s body, gender roles falls into the trap of essentialist approach associating women with nature. Calla is the representation of the bestial woman, the feminine “other”, as she is giving birth to herself by howling in the darkness of the forest and wandering on the margins of society. This woman character who is transgressing the ontological borders and getting wilder during her pregnancy is degrading creative feminine power in the folk narratives discovered by Estés into an uncanny and threatening power. Mackintosh cannot transfer the women characters that are after their suppressed “wild” selves from the periphery to the center, from nature to the civilization. In this context, this article is an attempt to read Mackintosh’s characters in the light of archetypal criticism to reveal the novelist’s patriarchal discourse that associates woman with wild nature in order to dismiss both from the borders of civilization.
Sophie Mackintosh Dystopia Pregnancy The other Clarissa P. Estés Wild woman Patriarchal discourse
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | June 22, 2022 |
Publication Date | June 25, 2022 |
Submission Date | September 3, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 62 Issue: 1 |
Ankara University Journal of the Faculty of Languages and History-Geography
This journal is licensed under the Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.