Tanzimat fermanı ile birlikte Osmanlı devleti Batılı devletlere benzer liberal bir yönetim rasyonalitesi benimsemeye başlamıştı. Yüzyıl dönemecinde yönetsel modernleşmesini ve merkezileşmesini artırmış olan Osmanlı devleti kamusal güvenlik ve nizamın sorumlusu haline gelmişti. Ancak, devletin bu ajandasına aykırı olarak hareket eden devlet memurlarının sayısı oldukça fazlaydı. 19. yüzyılın sonlarında devlet memurlarının ahlaksızlıklarına dair artan sayıda şikayetlere ve yargılamalara rastlanmaktadır. Bu çalışmada, modern Osmanlı devletinin benimsediği “vatandaş bireylerin ve toplumsal nüfusun iyileştirilmesi” şeklindeki liberal yönetim söyleminin şeceresi (jeneolojisi) incelenmektedir. Osmanlı toplumunda var olan geleneksel ahlaki söylemlerin, Osmanlı devletinin bu yeni yönetimsel liberal rasyonalitesini beyan eden söylemleri ile yan yana getirildiği ileri sürülmektedir. Araştırma, hegemonik söylemlerin tarihsel analizi için Foucault'nun uyguladığı jeneoloji metodolojisini kullanan tarihsel bir vaka çalışmasına dayanmaktadır. Osmanlı devlet memurlarının ahlaka aykırı tavır ve davranışları nedeniyle yargılandığı çeşitli davalar ele alınmış ve bu davalara ilişkin yürütülen hukuki ve idari süreçlerde devlet yazışmalarında kullanılan söylemler incelenmiştir. Çalışmada kullanılan veriler, İstanbul'daki Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nden elde edilen birincil arşiv kaynaklarından ve ayrıca ikincil kaynaklardan elde edilmiştir. Bu dönemde geleneksel ahlaki normları sabote eden “ahlaksız kabilinden memurlar,” toplumsal cinsiyet ve dine dayalı toplumsal ayrışmalara dikkat etmeyen memurlar ile meskûn mahallelerde alenen fuhuş yapan polis ve memurlardan oluşuyordu. Bu nedenle devlet aygıtı bu görevlilerin davranışlarını düzeltmek için cezai uygulamalara başvurmuş ve geleneksel mahalle ahlakını yeniden üreterek kamusal nizamı sağlamaya çalışmıştır. Son dönem Osmanlı toplumunda var olan ahlak söyleminin jenealojisini sunan bu çalışma, premodern dönem Osmanlı mahallesindeki ahlak rejiminin, toplumun ve vatandaşların güvenliği ve iyiliğine hizmet eden “iyi yönetim” odaklı modern yönetsel söylem ile bitiştirildiğini göstermektedir.
Since the Tanzimat edict, the Ottoman state started to adopt liberal governmental rationality similar to the Western states. At the turn of the century, the Ottoman state, which had increased its administrative modernization and centralization, became responsible for public security and order. However, there was a great number of civil servants who acted contrary to this agenda of the state. In the late 19th century, there was an increasing number of complaints and trials regarding the immorality of state officials. This study examines the genealogy of the governmental discourse of good governance, that is to say, "enhancing the society as individual citizens and as a community" adopted by the modern Ottoman state. It is argued that the traditional moral discourses existing in the Ottoman society were juxtaposed with this new governmental liberal rationality of the Ottoman state in state discourses. The study is based on a historical case study that employs Foucault’s genealogical methodology for the historical analysis of hegemonic discourses. Various cases in which Ottoman state officials were prosecuted for their immoral manners and attitudes were discussed, and the discourses used in government correspondence during the legal and administrative processes carried out regarding these cases were examined. The data used in the study is retrieved from the primary archival sources obtained from the Prime Ministry’s Ottoman Archives in Istanbul and also from secondary sources. The study reveals that the category of "immoral officers" who challenged traditional moral norms consisted of state officials who ignored social distinctions based on gender and religion and policemen and officers who publicly engaged in prostitution in residential neighborhoods. Hence the state apparatus resorted to punitive practices to correct the behavior of these officers and tried to provide public order by reproducing the traditional morality of the neighborhood. In other words, the moral discourse of the neighborhood was juxtaposed with the citizen-based liberal administrative discourse that responded to public safety, public health, and the citizens’ demands. This study, which presents the genealogy of moral discourse in the late Ottoman society, reveals that the moral regime in the premodern period Ottoman neighborhood is combined with the modern administrative discourse focused on "good governance,” which serves the safety and well-being of the society and citizens.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.