Ekoeleştiri, 1970’lerden itibaren edebiyat alanında kendine yer bulmuş, zamanla çevre ve doğa merkezli yaklaşımların çeşitlenmesiyle birlikte ekopoetika, antroposantrizm, iklimkurgu, yeni materyalizm gibi alt başlıklarla zenginleşmiştir. Ekopoetika, şiirsel dili yalnızca doğayı betimleyen bir araç olarak değil, doğa ile estetik ve etik bir ilişki kuran bir alan olarak değerlendirir. Bu perspektif, doğayı arka plan olmaktan çıkararak anlamın kurucu bir unsuru hâline getirir ve insan merkezli yaklaşımları sorgular. Bu çalışma, Oktay Rifat’ın Garip (1941) kitabındaki “Kuş ve Bulut”, “Şükür”, “Gün Sonu Konuşması”, “Kuzu” , “Hayranlık”, “Uykusuzluk” ve “Karaca Ahmet” adlı şiirlerini ekopoetik bağlamda incelemeyi amaçlamaktadır. Seçilen şiirlerde doğa; şiirin anlamını taşıyan, kimi zaman insanla bütünleşen, kimi zamansa onun faniliğini yansıtan bir yapı olarak karşımıza çıkar. Doğa-insan iç içeliği, çevresel duyarlılık, döngüsellik ve canlı-cansız varlıklar arasındaki ortak kader gibi temalar öne çıkmaktadır. Çalışmada, İtalyan teorisyen Rosi Braidotti’nin vitalist monizm kavramı ekseninde doğanın özneleşmesi, insan merkezcilik eleştirisi ve ekolojik döngü gibi kavramlar temel alınarak seçilen şiirler tematik çözümlemeyle değerlendirilmiştir. Oktay Rifat’ın bu dönemdeki şiirlerinde, doğaya dair güçlü bir sezgi ve şiirsel duyarlılık ortaya konmuştur. Bu duyarlılık, Garip akımının alışıldık sosyal bağlamının ötesine geçerek, şairin doğa ile kurduğu derinlikli ilişkiyi gözler önüne sermektedir.
Since the 1970s, ecocriticism has found a place within the field of literature, gradually expanding through the diversification of nature- and environment-oriented approaches. As a result, subfields such as ecopoetics, Anthropocene criticism, ecological grief, and climate fiction have enriched the discourse. Ecopoetics regards poetic language not merely as a tool for describing nature, but as a domain that establishes an aesthetic and ethical relationship with it. From this perspective, nature is no longer a passive backdrop; instead, it becomes a constitutive element of meaning and invites a critique of anthropocentric worldviews. This study aims to examine the poems “Kuş ve Bulut” (The Bird and the Cloud), “Şükür” (Gratitude), “Hayranlık” (Admiration), “Gün Sonu Konuşması” (End-of-Day Speech), “Kuzu” (The Lamb), “Karaca Ahmet,” and “Uykusuzluk” (Insomnia) from Oktay Rifat’s Garip (1941) collection through an ecopoetic lens. In the selected poems, nature emerges not merely as scenery but as a meaning-bearing entity—at times merging with the human, at times reflecting human mortality. In this study, selected poems are thematically analyzed based on the concepts of nature’s subjectification, critique of anthropocentrism, and ecological cycles, within the framework of Italian theorist Rosi Braidotti’s notion of vitalist monism. In Oktay Rifat’s poems from this period, a strong sense of intuition and poetic sensitivity toward nature is revealed. This sensitivity goes beyond the conventional social context of the Garip movement, highlighting the poet’s profound and layered relationship with the natural world.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Modern Turkish Literature in Turkiye Field |
| Journal Section | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
| Authors | |
| Publication Date | October 27, 2025 |
| Submission Date | May 3, 2025 |
| Acceptance Date | October 12, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 9 Issue: 2 |
Journal of Literary Criticism is a refereed journal published in the scope of literature.