Birçok Türk büyüğü gibi, Mustafa Kemal Atatürk ve onun mücadelelerle geçen
hayatı da tiyatro eserlerinde konu olarak işlenmiştir. Milli mücadele dönemini ve
Cumhuriyet sürecini aktarmayı amaçlayan eserlerde, genellikle, Atatürk’ün bu
süreci yönlendiren idarî ve manevî gücünden dolaylı olarak bahsedilir. Atatürk’ün
doğrudan doğruya bir oyun kişisi olarak yer aldığı eserler ise daha çok
onun, özel ve siyasî hayatını, dünya görüşünü anlatmayı amaç edinen çalışmalardır.
Türk tiyatro tarihinde bu türden eserlerin sayısı oldukça azdır. Atatürk
hayatta iken kaleme alınan eserlerde, Atatürk’ü sahnede temsil etmek konusunda
bir çekingenliğin yaşandığı görülür. Cumhuriyet’in ilânından sonraki yıllara
damgasını vuran eserler ise tek bir kalemden çıkmışçasına benzer özellikler gösteren
‘İnkılâp Temsilleri’dir. Seyirciyi düşündürmekten ziyade, resmî doğruları
öğretmek için yazılan bu tek boyutlu eserler, Atatürk’ü bir destan kahramanı gibi
idealize ederek yansıttıkları için işlevini gerçekleştiremeyen başarısız çalışmalaradır.
Ancak 1960’lı yıllardan sonra, ‘Tarih’ anlayışının gelişmesi ve zaman bakı-
mından yeterli mesafenin sağlanması ile birlikte, ‘Atatürk’ bir oyun kişisi olarak
sahneye çıkmaya başlamış, Atatürk konulu eserlerdeki destanî üslûp yerini yavaş
yavaş realist üslûba bırakmaya başlamıştır. Türk tiyatro eserlerinde, kişilere ve
olaylara bakış açısında kendini göstermeye başlayan bu realist yaklaşım, henüz
olgunlaşmamıştır, kendini tamamlamamıştır.
Like many great Turks, Mustafa Kemal Atatürk as well as his life spent constantly
struggling has been a subject matter of theatrical plays. In plays aimed at
conveying Turkish National Struggle for Independence and the Republican
period, Atatürk’s administrative and spiritual powers governing this period are
usually mentioned indirectly. And, the theatre plays showing Atatürk as a direct character aim to convey his private and political life as well as his world view. In
the history of Turkish theatre, such plays are relatively few. In the plays written
when Ataturk was alive, there seems to be timidity to represent Ataturk on the
stage. The plays which left a mark on the years following the proclamation of the
Republic are ‘Revolution Performances’ showing similar features as if they are
the works of a single pen. As these one-dimensional plays written to teach the
official truth to the audience rather than make them think, reflect Atatürk by
idealizing as an epic hero, they are unsuccessful plays which failed to realize
their functions. However, after the 1960s, with the development of the sense of
‘History’ and by getting over the time, ‘Ataturk’ began to get on the stage as a
character. And, the epic style in the plays on Atatürk was slowly replaced by a
realist style. In the Turkish theater plays, this realist approach that has come into
prominence in the perception of people and events has not matured and
completed, yet.
Other ID | JA46YZ45MH |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | May 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 13 Issue: 1 |
Journal of Turkish World Studies is licensed under a Attribution-NonCommercial 4.0 International license.