Bilindiği gibi şehirler, insanlık tarihinin uygarlık beşikleridir. Musul’un Irak’ın kuzeyindeki dağlık bölgelere ve hatta Anadolu’daki Toros dağlarına yakın bir coğrafyada yer alması, yapı işleri başta olınak üzere pek çok alanda büyük kolaylık sağlıyordu. Musul, çok eski bir şehir olmasından dolayı birçok medeniyetin odak noktası olmuştur. Çalışmamızda incelediğimiz dönem, Türk devletlerinin Musul’da hakim olduğu bir dönemdir. Bu dönemde Musul, hayatın bütün alanlarında olduğu gibi fıziki yapı açısından da çok parlak bir dönem geçirmiştir. Ancak bu özelliklerine rağmen, hiçbir coğrafyacımız şehirdeki köprü, kanal, yol, hükümet konağı dışındaki kurumlardan, spor ve eğlence mekânlarından, hububat depoları, atölye ve fabrikalar, tabakhane, kilise ve manastırlar ile kütüphanelerden söz etmemişlerdir. Böylece bir eksiklik ortaya çıkmıştır. Musul imar faaliyetleri açısından da oldukça canlı bir kenttir. Bunu da Selçuklular ve Atabekler döneminde imar çalışmalarının yapıldığı diğer şehirlerden anlıyoruz. Bundan dolayı bu yapılar hakkında bir değerlendirme yapma olanağımız olamadı. Yine de geç Ortaçağ’da Türklerin hakim olduğu dönemdeki Musul’un fiziki yapısıyla ilgili bir tablo çizmeye çalıştık. Makalemizde, Ortaçağ coğrafyacılarının Musul hakkında sunmuş oldukları bilgileri aktardık, sonra da o bilgileri diğer tarihsel kaynak ve araştırmaların yardımı ile değerlendirmeye çalıştık
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 25 Sayı: 1 |