Muharebelerin cereyan ettiği Gelibolu yarımadası temiz su kaynakları bakımından pek de zengin sayılmazdı. Dolayısıyla ordunun su ihtiyacını karşılamak hususunda bazı zorluklarla karşı karşıya kalacağı aşikârdı. Aslında muharebe sahası denizle iç içe olduğundan deniz suyundan istifade edilerek ordunun içme ve kullanım suyu ihtiyacı karşılanabilirdi. Osmanlı Devleti, deniz suyunu arıtacak teknolojiye sahip olmadığı gibi zamanında deniz suyunu harp sahasına ulaştıracak bir isale hattı da kurulamadığından muharebe sahasının hemen gerisinde bulunan deniz suyundan istifade edilemedi. Bu bakımdan gerek ordunun içme suyu ihtiyacı gerekse erlerin temizlik ve diğer hizmetleri için gerekli olan su, muharebe sahasında bulunan pınar, çeşme, kuyu ve derelerden karşılandı. Bu su kaynaklarının önemli bir kısmı ise havaların ısınmaya başlamasıyla kurumaya yüz tuttuğundan ordu, bu aylarda su temini hususunda büyük sıkıntı yaşamıştır. Bu çalışmada, Çanakkale Muharebeleri esnasında Türk ordusunun içme suyuna ulaşma imkânı ele alınmıştır. Bununla birlikte erlerin beden, elbise ve çevre temizliği ile bu hususta alınan tedbirler üzerinde durulmuştur. Böylece askerî lojistiğin bir unsurunu oluşturan bu hizmetlerin, Türk ordusunun kazandığı büyük zafere tesiri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
The Gallipoli Peninsula, where battles took place, were not rich in terms of clear water resources. Therefore, it was obvious that the army would face challenges meeting their need for water. The army’s need for potable and service water could be met by using sea water because the battlefield was very close to sea. However, the sea water just behind the battlefield could not be used because the Ottoman Empire did not have the technology to purify sea water and could not establish pipelines to convey sea water to the battlefield. Therefore, water used to supply the army needs for soldiers to drink and to clean themselves, as well as for other service needs, had to be provided by springs, fountains, water wells, and streams on the battlefield. The army faced serious challenges regarding water supply on hot months because most of these water resources tended to dry up as the temperature increased. This study addresses the efforts of the Turkish army to acquire potable water during the Battles of Canakkale. It also discusses how water was provided to clean soldiers’ bodies, clothes, and the environment, as well as the related precautions. The study discusses the impact of these services as a contribution to military logistics in the great triumph of the Turkish army.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 36 Sayı: 2 |