Kutsal inanan bir insan için yaşam kaynağıdır, sıra dışıdır, olağanüstüdür, gizemlidir. Kutsala inanan kişi, kutsal addettiği değere her zaman saygı ve ilgi duymakta, kutsaldan bir medet ummaktadır. Oysa Tanrı’nın dışındaki kutsal olanlar, kutsallıklarını Tanrı’ya olan nispetlerinden alırlar. Bu mânada Tanrıya inanmayan insanların kutsala saygıları ve kutsallık inançları yoktur. İslam'da ise kutsalın merkezi ve kaynağı Allah'tır. Peygamberler dahil olmak üzere Allah nezdinde makbul olan sıddîklar, şehidler, sâlihler, ayrıca insanların aşırı sevgi beslediği velî ve ermişler, hatta meleklerden hiçbirisi kutsiyetin mahiyetini oluşturan “yaratılmışlık üstü ve aşkın” özelliği taşımaz. Bugün bazı Müslümanların bir takım kişi, türbe, değerleri aşırı yüceltmelerinin nedeni, bilgi ve tevhid kaynağı olan Kuran'dan ve Hz. Muhammed'in öğretilerinden uzaklaşmalarında yatmaktadır. Bazı Müslümanların türbelere ve velilerin, ermişlerin mezarlarına tapınma derecesine varabilen bağlılıkları, aynı cahiliye dönemi insanlarının putlara ve kahinlere tapınmalarına benzemektedir. Şah damarından daha yakın olan Allah'ı terk edip türbelerde ve bazı mübarek ziyaret yerlerinde bir yardımda, istekte bulunmak, tevhid dini olan İslam itikadına aykırı davranıştır. Allah kuluna tek başına kafi olup, O'nun yanında yardımcı kabul etmek, ona ulaşmak için bazı değerleri aracı kılmak en büyük günah olan şirke doğru yol açabilmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Nisan 2016 |
Gönderilme Tarihi | 5 Mart 2016 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 8 Sayı: 2 |
_____________________________________ ISSN 1309-5803 e-Makâlât Mezhep Araştırmaları Dergisi _______________________________