This paper entails that assertive secularism—the basis of communitarian ideology in Turkey—creates a dilemma of democratization. The policies regulating Muslim identity hinder democracy while blocking movements that might reverse democratization. For higher level of democracy, the religious market should be liberalized. This has been partially achieved due to the increasing cost of suppressing religion. Since early 1980s, various changes softened assertive secularism. The emergence of new conditions affecting the regulation of religious identity is discussed. It is concluded that public sphere should be isolated from any sort of explicit positive endorsement of any doctrine—including secularism—for democratization.
Bu çalışmada Türkiye’deki toplumcu ideolojinin temelini de oluşturan zorlayıcı sekülarizmin neden olduğu demokratikleşme ikileminden bahsedilmektedir. Müslüman kimliği düzenleyen politikalar bir yandan demokrasiye zarar verirken bir yandan da demokratikleşme sürecini geri çevirebilecek hareketleri engellemiştir. Daha katılımcı bir demokrasi seviyesi için ‘din kimliği alanı’ daha da özgür bırakılmalıdır. Bu, dini sembol ve kimliklerin kamusal alandaki görünürlüğünün engellenmesinin elit çevre için masrafının artmasından ötürü kısmen de olsa gerçekleşmiştir. 1980lerin başından itibaren gerçekleşen değişiklikler zorlayıcı sekülarizmin yumuşamasına neden olmuştur. Sonuç olarak, daha ileri bir demokrasi seviyesi için kamusal alanın—laiklik de dahil olmak üzere—herhangi bir doktrinin pozitif vurgusundan korunması gerekmektedir görüşü vurgulanmaktadır.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 28, 2018 |
Acceptance Date | July 26, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |
ERÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 2025 | iibfdergi@erciyes.edu.tr
Bu eser Creative Commons Atıf-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.