Öz
Hiçbir bilimsel teori güvencede değildir: Zamanla değişikliğe uğrar, kapsamı daraltılır, hattâ bütünüyle terk edilir. Bunu belirleyen; realite ile yüz yüze geldiğinde, onu yansıtma ve açıklama derecesidir. Bu durum; kuşkusuz uluslararası ticaret teorisi için de geçerlidir. Nitekim öyle olmuştur: Leontief paradoksu, Hecksher-Ohlin teoremi hakkında kuşku uyandırınca, uluslararası ticareti açıklamak üzere yeni görüşler geliştirilmiştir. Makalemin konusu, işte bu görüşlerdir; başka bir deyişle, yeni dış ticaret teorileridir.
Amacım; söz konusu teorileri derli toplu ve sistemli olarak, ortak bir yapı çerçevesinde sunmaktır. Bildiğim kadarıyla, Türkçe literatürde bu alanda az yayın vardır. Çalışmam, söz konusu boşluğun giderilmesine katkıda bulunduğu ölçüde bir önem ifade edecektir.
“Sistemli olma” derken, kastettiğim husus; her teorinin "ortak bir yapı” çerçevesinde açıklanmasıdır. “Ortak yapı” soyut olarak “teori” kavramının oluşturucu öğeleridir, işte bu öğelere örnekler: Teorinin adlandırılması, hangi başka teoriye karşı ya da ona destek olarak geliştirildiği, teorinin sorunu, kurucusunun kim olduğu, varsayımları, tanım ve sınıflamaları, değişkenleri, açıklama mekanizması, kanıtları ve sınanması, eleştirilmesi, geliştirilmesi, geçerliliği, teoremleri...
Makalede önce neoklasik teorinin yetersizlikleri nasıl farkedildi, bunun üzerinde duracağım. Sonra karşılaştırmalı üstünlüğün kaynakları hakkındaki yeni görüşlerle, modern uluslararası ticaret teorisinin doğuş sürecini özetleyeceğim. Ardından, 1960-1980 arasında ileri sürülmüş teorilerden başlıcalarının, sistemli bir şekilde açıklanmasına geçeceğim. Bu teoriler şunlardır: Nitelikli işgücü teorisi, teknoloji açığı teorisi, ürün dönemleri teorisi, tercihlerde benzerlik teorisi, ölçek ekonomileri teorisi ve monopolcü rekabet teorisi (Bkz: Seyidoğlu,1999' 81-91■ iyibozkurt,1995: 80-88; Coleman and Coffie,1994: 9-13).