Aile deyince akla hemen anne-baba ve çocuklardan oluşan bir grup gelir. Fakat Türk
ailesinin tecrübesi bundan farklıdır. Türk aileleri aynı evi paylaşmasalar da akraba
oldukları ailelerle sıkı bir iletişim içindedirler. Türkiye’de kan bağı yoluyla akraba
olmanın dışında, evlilik yoluyla edinilen akrabalık ilişkileri de çok önemlidir. Ataerkil
düzenin hüküm sürdüğü toplumlarda evli olmak, yetişkin kadınlar ve erkekler için
bir gerekliliktir. Kadın açısından evli olmanın anlamı daha da derindir. Zira, ailenin
ait olduğu toplumsal sınıf erkeğin toplumsal konumuna göre belirlendiği için kadın
açısından evlilik yeni bir kimlik edinmek anlamına gelmektedir. Ancak, kadının evlilik
yoluyla dâhil olduğu soy grubu içinde gelin olarak kabul görmesi, kayınvalidesine
uyumlu davranmasıyla yakından ilişkilidir. Türk toplumunda, kız çocuklarına ideal
gelin-kayınvalide ilişkisinin anne-kız ilişkisi gibi olması gerektiği öğretilir. Buna
karşın gerek medya temsillerinde gerekse gündelik yaşamda iyi geçinen bir gelinkaynana ikilisi görmek neredeyse imkânsızdır. Bu araştırma, gelin-kaynana arasında
çatışma yaratan kültürel faktörleri ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Niteliksel
yöntemle yapılan bu araştırmanın bulguları, gelin ve kayınvalide olan toplam on
iki kadınla derinlemesine görüşme yaparak elde edilmiştir. Araştırmanın sonucuna
göre gelin-kaynana iletişiminin niteliği büyük ölçüde kayınvalidenin tutum ve
davranışlarına göre şekillenmektedir. Gelin-kaynana ilişkisinin anne-oğul arasındaki
ilişkinin niteliğiyle yakından ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Kayınvalidenin maddi
açıdan oğlunun desteğine muhtaç olması, gelin-kaynana arasında sorun çıkmasına
neden olmaktadır. Ayrıca, kadınların doğup büyüdüğü sosyal çevre, ekonomik
durum, eğitim durumu ve önyargılar gelin-kaynana iletişiminin niteliğini önemli
ölçüde etkilemektedir.
When the term “family” is heard, a group consisting of father, mother and children
comes to mind. However, the experience of the Turkish family is different. Even if
they do not share the same household, the Turkish families are closely connected
to related families. Apart from being related by bloodline, kinship relations
acquired through marriage are also very important in Turkey. In communities
where patriarchal rule prevails, being married is a necessity for adult women and
men. The meaning of being married for a woman is even more profound. Because,
while the social class to which the family belongs to is determined according to the
social position of the man, in terms of women marriage means acquiring a new
identity. However, the acceptance of a woman as a daughter-in-law in the pedigree
group in which she gets included through marriage is related to how well she gets
along with her mother-in-law. It is taught to girls in Turkish society that the ideal
relationship between the daughter-in-law and the mother-in-law should be like a
mother-daughter relationship. On the other hand, it is almost impossible to see in
representations or in daily life a daughter-in-law mother-in-law duo who gets on
well. This study was conducted in order to reveal the cultural factors that create
conflict between daughter-in-law and mother-in-law. The findings of this study with
qualitative methods were obtained by in-depth interviews with a total of twelve
women who were daughter-in-law and mother-in-law. According to the results of
the study, the quality of the communication between daughter-in-law and motherin-law is largely shaped by the attitudes and behaviors of the mother-in-law. In
addition, the relationship between daughter-in-law and mother-in-law is directly
related to the quality of the relationship between mother and son. The fact that the
mother-in-law is financially dependent on the support of her son causes problems.
As a result, the social environment in which women are born and raised, economic
status, educational status and prejudices affect the quality of the communication
between daughter-in-law and mother-in-law.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Türkçe Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | January 21, 2019 |
Submission Date | September 13, 2018 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 6 Issue: 1 |