Türklerin, henüz ata yurtta iken, yaşadıkları ortam genelde serin olmakla beraber özellikle yaz aylarında serinlemek amacıyla soğuk veya dondurulmuş meyve suları içtikleri tahmin edilmektedir. XIII. asırdan itibaren ise Selçuklular ile beraber soğuk veya dondurulmuş şerbetleri hazırlamak için “karlıklar” yapmışlardır. Karlıkların Osmanlılar döneminde de
kullanıldığı hatta sarayda bu işleri organize eden “karcıbaşı ve buzcubaşı”
adı verilen bir görevli tayin edildiği anlaşılmaktadır. Bu görevli sadece sarayın değil bütün esnafın ihtiyaç duyduğu kar ve buzu temin ederek bunların ilgililere dağıtımını organize etmiştir. Osmanlı toplumunda dondurma ise 17. yüzyıldan itibaren sofralarımıza girmeye başlamış, başlangıçta “ev dondurmacılığı” şeklinde ev ve tekke gibi alanlarda yapılmış, daha
sonra ise sokağa taşınarak yaz günlerinin aranan tatlısı ve ticari bir emtiası olmuştur. Dondurma, başlangıçta muhallebici, helvacı, fındıkçı, kestaneci, kahveci gibi esnaflar tarafından satılırken daha sonra ihtisas bir
meslek haline gelerek dondurmacılık mesleğinin ortaya çıktığı düşünülmektedir. 19. yüzyıl başlarında dondurmacılık mesleğinin bulunduğu ancak kar ve buz temininde hoşabçı ve şerbetçi esnafının dondurmacılara
göre daha öncelikli olduğu anlaşılmaktadır. Bunun olası nedeni hoşabcı ve şerbetçi mesleklerinin dondurmacılık mesleğine göre daha köklü olmasıdır. 18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlı sarayında da dondurmanın ikram
edildiği hatta 1910 yılında sarayda “mâbeyn-i hümâyûn dondurmacılığı”
adı altında bir meslek grubunun bulunduğu görülmektedir.
: Türk kültürü yeme ve içme alışkanlıkları dondurma dondurmacı dondurmacılığın tarihi esnaf
It is estimated that the Turks used to drink cold fruit juices or juices
with ice for refreshment especially in summertime although the clima te of their fatherland was cold. In the 13th century the Seljukid Turks
began to make “snow pits” (karlıklar) in order to prepare cold or iced
juice. It is known that such snow pits were used during the Ottoman
era and that a Palace servant called “karcıbaşı” and “buzcubaşı” was appointed to organize such tasks. The attendant was responsible for the
provision and delivery of snow and ice that not only the palace but also
all tradesmen needed. Ice-cream became prevalent in Ottoman society
in the 17th century. Initially it was home-made and was produced in
houses and dervish lodges (tekke), but later on it became a commodity
and a much sought dessert in the streets in summer. It is believed that
ice-cream was formerly sold by tradesmen such as “muhallebici”, “helvacı”, “fındıkçı”, “kestaneci”, and “kahveci”, and that later it became a
separate trade. In the early 19th century there was ice-cream trade, but
tradesmen such as “hoşabçı” and “şerbetçi” had priority for the procurement of ice. Probably this was due to the fact that “hoşabçı” and “şerbetçi” trades were better established than ice-cream trade. It is known
that ice-cream was being served in the Ottoman court in the 18th and
19th centuries and that in 1910 there was even a trade union called
“mâbeyn-i hümâyûn dondurmacılığı” in the palace.
Turkish culture eating and drinking habits ice-cream icecream maker/seller the history of ice-cream tradesman
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Erdem |
Authors | |
Publication Date | April 4, 2011 |
Published in Issue | Year 2011 Issue: 59 |
ERDEM Journal is indexed by TR Dizin, MLA International Bibliography, EBSCOhost, SOBIAD, ASI (Advanced Science Index) ISAM, DAVET and AYK Journal Index.