İlm-i hiyel kavramı üzerinden Antik Yunan’da bir soruşturma
yapıldığında tekhné ve episteme kavramlarına ulaşılır. Platon’un dönemine kadar
episteme ile birlikte yol alan tekhné, episteme ile birlikte en geniş manada
bilmeye verilen addır. Bir şeyi kendi avucunun içi gibi bilmeyi ve bir şey
üzerinde söz sahibi olmayı ifade ederler. Bilme bir şeyi aralama, açığa
çıkartma biçimidir. Aristoteles episteme ve tekhné kavramları arasında neyi nasıl
açığa çıkarttıklarına göre kesin bir ayrım yapar. Tekhné imal etme değil, açığa
çıkarma bakımından varlığa getirtmedir. Dolayısıyla teknik bir açığa çıkartma
biçimidir. Tekhnénin akli bir nitelik olduğu ve hakikate uygun açığa çıkartma
yoluyla varlığa getirme anlamı bir arada düşünüldüğünde, tekhné kavramının
teknik bilgi ve becerinin yanında sanat yapma faaliyetini de içerdiği
anlaşılır. Platon, teknik bilgiyi (tekhné) teorik ve tecrübe sonucu elde edilen
bilgi olarak ikiye ayırır. Ona göre teknoloji varlığın kopyalanmasıdır ve bu
gerçekleşirken idealardan bağımsız olarak gerçekleşemez.
İslam Ansiklopedisi’nde geçtiği şekliyle Hiyel kelimesi
Arapçada; hüner, çare, yöntem, tedbir gibi hem olumlu hem de oyun, aldatma gibi
olumsuz anlamlara sahip hile sözcüğünün çoğuludur. İslam biliminde
sınıflandırma üzerine yazılmış ilk eserlerden olan Farabî’nin İlimlerin Sayımı
(İhsâ’ül-Ulum) adlı kitabında hile ya da hileler (hiyel) kavramı tedbir
lafzıyla anılmış ve matematiksel ilimlerin uygulamaya yönelik bir kısmı olarak
tarif edilmiştir. İlm-i hiyel önceleri matematiğin bir alt dalı olarak ele
alınırken, 10. yüzyıldan itibaren sadece makine ve mühendislik bilgisi ile
sınırlandırılmış ve matematiğin dışında ayrı bir ilim dalı olarak
konumlandırılmıştır. Cebir ilmi ise Mezopotamyalılardan bu yana bilinen fakat
Müslüman matematikçilerle birlikte yeni bir perspektif kazanan matematiğin en
önemli alanlarından biridir. Müslüman matematikçilerin cebrin gelişimindeki
önemli iki adımından birincisi; Hint sayı sistemini kullanmış olmaları, diğeri
ise sayı tanımının kapsamını genişleterek irrasyonel sayıların cebir ve mukabele
vasıtasıyla rasyonel sayılar gibi muamele görmelerini sağlamalarıdır.
Bu makalede öncelikle ilm-i hiyelin ve cebrin tarihsel arka
planları verilip, ardından ilm-i hiyelin cebir ilmi ile olan ilişkisi
irrasyonel sayı problemi üzerinden ortaya konulmaya çalışılacaktır.
ABSTRACT
When an investigation is made in Ancient Greece over the
concept of ilm-i hiyel, the terms of tekhné and episteme are obtained. Tekhné,
which traveled with the episteme until Plato’s time, means knowing something
like episteme in the broadest sense. They mean to know something like the back
of their hand and to have a say on something. Knowing is a way of revealing
something. Aristotle makes a definite distinction between episteme and tekhné
concepts according to what they reveal and how. Tekhné is not to manufacture,
but to bring it into existence by revealing something. Thus, the tekhné is a
form of disclosure. When we consider that Tekhné is a mental quality and means
bringing into existence by revealing something, we understand that the concept
of tekhné includes the activity of making art as well as technical knowledge
and skill. Plato divides technical knowledge (tekhné) into theoretical and experimental
knowledge. According to him, technology is the replication of the entity, and
it cannot be reali- zed independently of the ideal.
In the Encyclopedia of Islam the word hiyel is the plural
form of trick (hile), which has not only positive meanings like talent, solution and method but also negative
meanings like trick and deceptionin Arabic. Trick or the term trick is
mentioned as the word precaution and described as practical part of
mathematical sciences in İhsân’ül-Ulum which was written by Farabî, one of the
first Works on classification in Islamic World. While ilm-i hiyel (technology)
was initially considered as a sub-branch of mathematics, it was limited to the
knowledge of machinery and engineering from the 10th century onwards as was
positioned as a separate brunch of science outside mathematics. The science of
algebra is one of the most important fields of mathematics that has been known
science Mesopotamians but has had a new perspective with Muslim mathematicians.
One of the two important steps of Muslim mathematicians in the development of
algebra; they used Indian number system and they expanded the scope of the
definition of the numbers, allowing irrational numbers to be treated as
rational numbers through algebra and reduction (mukabele).
In this article, firstly historical backgrounds of ilm-i
hiyel and algebra will be given, and then the reliationship between ilm-i hiyel
and algebra will be tried to be revealed through irrational number problem.
History of Islamic science Islamic mathematics ilm-i hiyel (technology) algebra and reduction (mukabele) Farabî
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Erdem |
Authors | |
Publication Date | December 24, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 77 |
ERDEM Journal is indexed by TR Dizin, MLA International Bibliography, EBSCOhost, SOBIAD, ASI (Advanced Science Index) ISAM, DAVET and AYK Journal Index.