Abstract
Günümüzde devletler hala uluslararası hukuk sisteminin asli kişisidir.
Ancak uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalarda yaşanan artışın bir
sonucu olarak artık devlet dışı silahlı aktörler de artan şekilde sistemde rol oynamaktadırlar
ve uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukukunu
en ağır şekilde ihlal etmektedirler. Sivillerin korunmasını sağlamak için
devlet dışı silahlı aktörlerin de uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan
hakları hukukuna bağlı olması ve saygı göstermesi gereklidir. Ancak insan hakları
ve insancıl hukuk normlarına taraf olmadıkları halde, bu normların neden
devlet dışı silahlı aktörleri bağlaması gerektiği ve bunun hukuksal dayanağının
ne olduğu konusu uluslararası hukukta oldukça tartışmalı bir konudur.
Devlet dışı silahlı aktörler uluslararası insancıl hukuk alanında en
önemli aktörlerden bir tanesi olmasına karşın, bunların uluslararası insancıl
hukuk ihlalleri dolayısıyla sorumluluğu konusu uluslararası hukukta yeterince
düzenlenmemiştir. Bu konuda mevcut dolaylı sorumluluk modellerinden birisi
olan bireysel cezai sorumluluk mekanizması yetersizdir. Diğer dolaylı sorumluluk
mekanizmasını oluşturan devlet dışı silahlı aktörlerin gerçekleştirdiği insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerinden dolayı devletleri hesap verir kılma mekanizması
da etkin değildir. Zira devletler; etkin denetim, bütünsel denetim
veya onaylama doktrinlerinin ardına saklanarak sorumluluktan kaçabilmektedirler.
Devletlerin, devleti sorumlu tutmada izafe koşullarını kolaylaştıran yeni bir
“hesap verirlik” modelini kabul etmesi de pek mümkün görünmemektedir.
Devlet dışı silahlı aktörlerin günümüzde geçirdiği evrim nedeniyle bunların
doğrudan sorumluluğu önem kazanmıştır. Ancak önerilen bu doğrudan
sorumluluk modeli de siyasal ve hukuksal açıdan bir dizi ikilemler içermektedir.
Bu nedenle doğrudan sorumluluk modeli uluslararası hukukun gri bölgelerinden
bir tanesi olmaya devam etmektedir.